KİM KİME DUM DUMA

54 16 4
                                    

🎗BÖLÜM 97🎗

🌎🌎🌎

Takvim yaprakları, birer ikişer eksilerek 20 Ekim Salı gününde durmuş; havanın giderek bozulması, sıcaklığın düşmesi ve serin bir havanın baş göstermesi, sonbaharın cilvelerindendi. Kuru yaprakların örttüğü park parkeleri, belediye ekiplerince temizlenirken ibretvari bir gösterim sunması da ayrıca bir cilve sayılıyordu. Güneşin kızgınlığını örten serin bir maske, her ne kadar yerinde dursa da ısıtamaması, bulutların koyu bir hal alıp etrafa dağılması, mevsimin göze çarpan özelliklerindendi.

Bahçeşehir/Asım’ın Mekânı…

Sorgu odasında, Yarbay’ın karşısındaki sandalyede oturmuştu; katı gözleri, Yarbay’ın üzerinden eksik olmuyor, bakışlarında ne bir yumuşama, ne bir sıcaklık ne de bir samimiyet peyda oluyordu. Asım, bir eli çenesinde yerinde doğrulurken Yarbay, bitkin gözlerini ondan ayırmadan bakıyordu.

“MASA dediğin zırvalık, yerle bir oldu. John’un yardakçısı Aybars, mevta oldu. Kurulu düzeniniz, düzensiz bir biçime büründü. Gel gelelim sana Yarbay!”

Gülümsedi Yarbay.

“Bütün bunların hesabını vereceksiniz, biliyorsun değil mi? Bu böyle bitmez!”

“Bitmesin zaten! Biterse, siz de bitmiş olursunuz! Anlamadığım şu! Konsey dediğin zırvalık, seni bize yem bıraktı ve gıkını bile çıkarmadı. Bu nasıl olur?”

“Konsey dediğim, bir zırvalıktan daha büyük bir şey Asım! Yakında öğrenirsin!”

“Hiç öyle sanmıyorum! Götüyle inatlaşan, donuna sıçar diye bir tabir var. Tabir caizse tabi! Siz zorladınız, zorladınız ve altınıza doldurdunuz. Haliyle temizlemek de bize düştü! Masa bitti, kurduğun düzen bitti ve her şey bitti!”

“Daha hiçbir şey bitmedi! Konsey’in bir hamlesi olacak, ben biliyorum! Bunu merakla bekliyorum!”

“Her neyse Yarbay! Hakkınızda bir karar verilmesini bekliyorum. Bana kalsa, şurada kafana sıkar, seni betona gömerdim ya neyse! Ama bizim de uymamız gereken kurallar var. Onun için sıranı bekle!”

Asım ayağa kalkarken Yarbay, gülümseyen gözlerini ona dikerek seslendi.

“Özlem’i özlüyor musun? Yoksa Hatem, yarana merhem mi oluyor?”

Birden döndü Asım, adamın kinayeli sözlerinde bir anlam aradı ama bulamayınca üstüne eğilerek sordu.

“Ne zırvalıyorsun lan sen?”

“Hatem de ölecek, Özlem gibi! Dostların birer ikişer ölecek, yalnız başına kalacaksın! İşte o zaman Asım, Tanrı Kamarun’a boyun eğeceksin!”

“Senin tanrı dediklerin, inlerine saklanmış kafalarını çıkarmıyor. Sen hangi boyun eğmeden bahsediyorsun?”

“Senin sığındığın değerler, benim sığındığı değerlerin yanında bir hiç!”

“Ben Allah’a sığınıyorum piç!”

Lafı bitince Asım, olanca gücüyle kafasını Yarbay’ın burnuna indirdi. Burnunun çatısı sızlayan Yarbay, darbenin heybetiyle sırtüstü düşerken ağzına doluşan sıcak bir sıvıyla gözleri karardı. Asım kapıya doğru giderken Yarbay, gözlerini yumarak kendine gelmeye çalışıyordu.

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin