[Cansız Bir Canlı]

82 22 36
                                    

"Hayat, insanları daima sevdikleriyle imtihan eder..."

⛔⛔⛔

İSTANBUL

Beykoz Sahili…

Asım, bu serin ve soğuk geceye rağmen sahile gelmiş; soğuk bir banka oturarak koyu bir beklemeye geçmişti. Üzerindeki palto, onu soğuktan korumaya yetmiyordu. Ama inadına bekliyordu. Katı gözlerini Marmara’nın soğuk gelgitlerine dikmiş, soğuk geceye kendi nispetince katkıda bulunuyordu. Duyduğu ayak sesleriyle kendine geldi. Daldığı derin düşüncelerden sıyrıldı. Arkasında beliren gölgenin sahibine hitaben:

“Neden çağırdın? Başın sağ olsun, demek için mi?” diye sordu. Hatem, derin bir nefes aldı ve gelip onun yanındaki boş yere oturdu.

“Herkes diyebilir, bir ben diyemem!”

Asım, kıstığı gözlerini Hatem’e çevirdi. Hatem, mahzun bir gülümsemeyle:

“Verdiğin görevi, noksan bir şekilde yerine getirdim. Eğer o kazaya, vaktinde yetişseydim, belki de Özlem, şu an bu halde olmazdı!” deyince Asım, aniden canlandı. Heyecan ve sevinç karışımı bir duyguyla:

“Ne hali? Özlem, yaşıyor mu?” diye sordu. Başını yavaşça sallayan Hatem, derin bir iç çekerek:

“Tabi, buna yaşamak denirse…” dedi.

“Nasıl?”

Hatem, katı gözlerini Marmara’ya çevirdi ve anlatmaya başladı.

“Bir suikast planlanmıştı. Karını öldüreceklerdi. Ben, senin verdiğin görev doğrultusunda, her daim Özlem’i izliyordum. Hatta bir ara evde bayılmıştı. Onu hastaneye götürdüm. Kısacası onun koruyucu meleği haline gelmiştim. O gün, bir yazarla röportaj yapmak için bir yere gidecekti. Ben de onu izliyordum. Röportajını bitirdikten sonra evine geçecekti. Yolda, benzini bitti. Aracında GPS sistemi olduğu için aracı, uydu üzerinden kumanda edilebiliyordu. Tabi eğer seri numarasını falan bilirsen… Onun aracı, bilinmedik bir şekilde kilitlendi. Benzini bitti, gösterildi. Araç boşa alındı. Ve biri, bir tırla onun aracını sürüklemeye başladı. Ben uzaktaydım. Yetiştiğimde arabası, yolun kenarında devrilmişti. Özlem, şu an komada! Daha doğrusu, bitkisel hayatta! Ölümün eşiğinde! Biraz daha erken yetişseydim, belki de şu an hayatta olurdu.”

Asım’ın gözlerinden damlayan yaşlar, yanaklarını parlatıyordu. Hüzün bulutları örmüştü gönlünü, sinesine korlar düşmüştü bu soğuk gecede; sevinci kursağında kalmış, yutkunamıyor, hıçkırıklar boğazında mesken tutmuştu. Sormaya dili varmadığı için, iki de bir yutkunuyordu. Zor bela bir şekilde:

“Bebek..?” diye sordu. Hatem, burnunu çekti belli ki o da üzülmüş, içine atıp duruyordu.

“O da aynı durumda!”

Asım, her iki eliyle yüzünü örttü. Titreyen vücudu, hıçkırıklar içerisinde ağladığını gösteriyordu. Hatem, yüzünü öte tarafa çevirdi. Rüzgardan kıpırdayan saçları, kumral çehresini örtüp duruyordu.

“Onu görmek istiyorum.”

Başını sallayan Hatem, kısık bir sesle cevap verdi.

“Tabi!”

♻♻♻

DİYARBAKIR

Yenişehir

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin