*Asım Çavdarlı Vazgeçilmezdir*

75 19 2
                                    

İSTANBUL

Tuzla’daki lüks malikane…

Yaşlı adamın mütebessim çehresinde biriken kırışık ifade, kapıda beklemekte olan adamın istifini pek de etkileyememiş; yaşlı adamdan gelecek olan emrin, talimatın merakını kamçılamaktan başka bir işe yaramamıştı. Yaşlı adam, top sakalının örttüğü çenesinde işaret ile baş parmağını gezdirdikten sonra:

“Miras olarak kalan dosyada, birkaç eylem ve operasyon bilgileri geçmekte vekilim! Selefimden kalan dosya, nihayet yürürlüğe girmek için hazır! Güneydoğu’dan başlayıp Ortadoğu cehennemine uzanan bir eylem çizelgesi, oluşturulacak olan kontrgerilla timimiz sayesinde, bölgeye rahat bir nefes bahşedecek kıvama getirilebilir!” dedi. Vekil denilen adam, yaşlı adamın her sözüne kulak kesilmiş; adamın ağzından dökülen her söze aşinası gözlerle bakıyordu. Yaşlı adam, masadaki yeşil mühürlü dosyanın ilk sayfasını açıp oradan kopya çeker gibi:

“Bölgedeki kana susamış vampirlerin koşturdukları atlar, nihayet yorulmuş vekilim! Ekol, terörle raks eder hale gelmiş; hiçbir şeyle alakası olmayan masum bir tarikat, bu pilav kazanına karıştırılmak isteniyor ve Güneydoğu, kaynayan kazan gibi fokurdayıp duruyor. Şimdi bu kazana soğuk bir su çalmak, atı itten ayırmak ve bölgeye müreffeh bir hava bahşetmek elzemdir. TİM kurulmalı vekilim, hem de acilen kurulmalı ve harekete geçilmeli!” dedi. Vekili, usulca başını sallayıp:

“Derhal efendim!” dedi.

“Vekilim! Kınık Bey olarak, benim perde arkasında durmam geleneklerimizde mevcut! Bu yüzden bütün iş, senin boynunda kalıyor! Yakında, bir Başbuğlar toplantısı yapmak istiyorum! Vekil sıfatıyla, geleneklerimizde bir esnetme getirme teklifini, masaya yatırmanı talep edeceğim! Bunun için hazırlıklı ol!”

“Anlaşıldı efendim! Bu esnetme teklifiniz, ağırlıklı olarak neye yönelik olacak?”

“Zamanı geldiğinde vekilim, her şeyi seninle paylaşacağım! Şimdi git ve cengaverlerle konuş! Operasyonun başlaması elzemdir!”

“Derhal efendim!” diyen vekil, huzurdan ayrılırken Kınık Bey, dosyanın kapağını kapatıp sırtını koltuğa yasladı.

Zeytinburnu’ndaki apartman…

Keskin nişancının parmağı, iyice tetikle buluşmuş; namlu mermiye susamış, mermi fırlamak için can atarken Hatem, her şeyden habersiz bir şekilde tekrar Asım’ın numarasını tuşladı ve telefonu kulağına dayadı. Derin bir nefes alan nişancı, tetiğe baskı uygulamaya karar verdi ama bu kararı, duyduğu sesle kursağında kaldı.

“Sakın bir delilik yapma ahbap! Aksine beynini betona yapıştırırım! Tabi beynin varsa…”

Nadir’in sesi, adamın kanını dondurmuştu; adam, ne yapacağını bilemez bir haldeydi, tetiğe basmakla basmamak arasında gelgitler yaşarken Nadir, ikazını ikiletmeden ve adamın, tetiğe basmasına fırsat vermeden adamın ensesine, olanca gücüyle vurdu. Adam, bilincini yitirerek kendinden geçti. Nadir, adamın baygın bedenini silahından ayırdı; Hatem’in balkondan içeri girişini izledikten sonra gülümsedi, keyfi yerine gelmişti, ilk defa kızını koruması keyfini yerine getirmişti ve bunu, kızından saklamayı uygun gördü. İki adamı, hemen Nadir’in yanına geldi. Nadir, adamı işaret edip:

“Alın da bir konuşturalım!” dedi. O sırada adamın kulağında yankılanan ses, Nadir’e de ulaştı. Adamlar, tam adamı yerden kaldıracaklardı ki onları eliyle durdurup adamın kulaklığını, kendi kulağına taktı ve Tankut’un sesiyle muhatap oldu.

“İndirdin mi?”

Nadir, alaylı bir şekilde gülümseyip:

“Evet, indirdi! Megabaytı yetmedi ama!” deyince Tankut’un öfkeyle puflayan nefesi, Nadir’i daha da gülümsetti.

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin