(Altıncı Bölüm)

130 44 101
                                    

İSTANBUL

Nokta Holding...

Kapının çalması, onun istifini bozmasına neden olmuştu; yüzünü kapıya dönen Adil, tok bir sesle:

"Gel!" diye seslendi ve tekrar yüzünü pencereye çevirdi. Kapı açıldı. Kirli sakallarının uçları ağarmış ve siyah saçları seyrekleşmişti. Uzuna yakın bir boyu vardı. Hafif göbekliydi. Geldi ve Adil'in arkasında durdu. Adil, ona hiç bakmadan:

"Hoş geldin Efrahim!" dedi. Efrahim, usulca başını sallayıp:

"Emrinizdeyim, efendim!" dedi. Adil, ona döndü.

"Sana ihtiyacım var."

"Tabi, efendim!"

Adil, koltuğu işaret etti; Efrahim, onun peşinden yürüdü ve o koltuğa oturdu. Adil, onun karşısındaki koltuğa oturup:

"Bir sorunumuz var." diye söze girdi.

"Sizi dinliyorum!"

"Sen, babamın en yakınındaki kişiydin!"

Yutkunan Efrahim, onaylarcasına başını salladı.

"Bundan sonra, benim de en yakınımdaki kişi olmanı istiyorum."

Efrahim, usulca başını salladı.

***

ŞİLE

Hasip, önünde durduğu kapının kolunu çevirdi ve kapıyı açtı; havuz tarafına bakan balkondan esen yel, onun suratına çarptıktan sonra yoluna devam etti. Hasip, balkondaki koltuğa kurulurken bir hizmetçi kadın, elinde bir tepsiyle gelip yanında durdu ve tepsinin üzerindeki kahve fincanıyla su bardağını bırakıp:

"Başka bir arzunuz var mıydı efendim?" diye sordu. Hasip, git mahiyetinde elini sallayınca kadın, başını salladıktan sonra kapıya yöneldi.

Tankut, kapıdan balkona çıkarken hizmetçiyle karşılaştı. Yüzünde çapkın bir ifadeyle gülümsedi. Kadın, yanakları kızarık bir şekilde başını önüne eğip Tankut'un yanından geçti. Tankut, bir müddet kadının arkasından baktı. Kadının mavi mini eteği, kalçalarını iyice sıkmıştı. Beyaz badisi, beyaz teniyle uyumlu hale gelmişti. Simsiyah saçları, omzundan sırtına yayılmıştı.

"Ağzını kapat, salyaların dökülüyor!"

Tankut, sesin geldiği yöne dönünce Hasip'le burun buruna geldi. İrkilerek:

"Şey..." diye kekeledi.

"Ben de biliyorum, şey, evet!" diyen Hasip, balkon pervazının dibindeki koltuğu işaret etti. Tankut, mahcup bir şekilde oraya yöneldi. Karşılıklı oturdular.

"Aklı çükünde olan, çöker Tankut!"

"Bir anlık gaflet işte!"

"Zaten o bir anlık gaflet, bir ömre sebep olur."

"Bayhan'ın durumu iyiymiş!"

"İyi, tez toparlansın!"

"Peki abi! Çocuklara ne desin?"

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin