YENİDÜNYA DÜZENİ

54 18 12
                                    

'Birileri bakar, görür;
Birileri görür, bakmaz...'

Mehmet Yıldız

⛔⛔⛔

67. Bölüm

⛔⛔⛔

İngiltere/Londra

Karanlık bir ortam… Gölgeler bile kara bir örtüye bürünmüş, toza bulanmış bir atmosfer, gecenin zifirisine meze olmuş bir mekân ve bu mekanda kara libaslı insanlar… Takvim yaprakları, Eylül 2015 yapraklarını saymakta… Havada nemli bir koku, ıslak bir sonbahara merhaba diyen akşam ve gecenin meçhul bir vakti…

Bir oda… Duvarlarında tablolar, toza bulanmış; küflü bir koku dolanır ortamda, dört siluet gezinir mumla aydınlatılmaya çalışılan odanın ritmik duvarlarında. Bir masa… Etrafında dört şahsı karanlık; önlerinde içki bardakları, masanın ortasında Türkiye’nin başka biçimlere bürünmüş haritası ve puro kokusu, dimağları tırmalarken bir ses duyuldu.

“Yenidünya düzeninde…”

Ses kesildi, karşıdaki duvara otomatik bir yansıma belirdi. LED ekranlı bir televizyondan başka bir harita belirdi. Suriye’nin üstü çizilmişti; Türkiye bölünmüştü, yeni yerler belirlenmişti, Tanrı Krallığı adı altında başka ülkeler çizilmişti, hedefler verilmişti, çizikler atılmıştı, Global veriler kayda  geçirilmişti ve YENİDÜNYA DÜZENİ dedikleri harita, onların karanlık nazarlarına iştirak etmişti. Aynı ses, devreye girdi.

“…Türkiye’nin yeri yok!”

Narin bir kadın sesi duyuldu.

“Bunu nasıl yapacaksın Alton? Türkiye’nin başındaki adam, buna müsaade edecek mi sanıyorsun?

Alton denilen adam, yavaşça ayağa kalktı; mumun titrek ateşi, onun havasından ve suyundan titreşmeye başlamıştı. Alton yürüdü, karanlıktan sıyrıldı ve tipini tihniyetini belirtti; uzun ve sapsarı saçları vardı sırtına dökülen, benekli ve kızıl suratı müstehzi bir ifade barındırıyordu, ela çakıl gözlerinde kindar bir emare hakimdi ve çatlamış dudakları, daima kıvrık duruyordu. Haritanın önünde durdu Alton; saçlarını sırtına yayarcasına bir hareket yaptı, belli ki kadını etkilemeye çalışıyordu, pek de başarılı olduğu söylenemez ya neyse.

“Biz istersek, olur! Bu masa, neden kuruldu sizce Leydim? Tam da bunun için… Türkiye, eğer bizim istediğimiz gibi bir ülke olamazsa, o zaman haritadan silinmeye mahkum olur.”

Kadının kıkırtısı, alay ve dalga geçme hüviyeti taşıyordu; nazenin sesi, bu kıkırtıyla çatlak bir tını kazandı ve ayağa kalkışı, altındaki sandalyenin gıcırtılı bir ses çıkarmasına neden oldu. Alton’un da dikkatini cezp etmişti kadının ona doğru salınarak gelişi; attığı her adımla ayaklarındaki uzun ve sivri topuklular parkeleri eziyor, duyulan tik tak sesleri, sanki oradaki adamların ruhlarına azap edercesine, cinsi açıdan, yüzlerinde terler peyda ediyor ve arada bir hırıltılı seslerin duyulmasına da olanak sağlıyordu. Buğday tenli kadının yemyeşil gözleri, muhatabını okşayan bakışlara sahipti; incecik beli, dokunsan kırılacak bir edası vardı, hafif çıkık kalçasının salınması dahi nefesleri tüketecek cinstendi ve Alton, karşısında duran kadının suratına baktı.

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin