103. Bölüm: "Bir Baba Meselesi"

27 9 8
                                    

Sırtını dayadığı duvara, bedenini iyice yapıştırdı Asım; ağzında yatay olarak yerleştirdiği çakıyı dudaklarıyla sıkılaştırıp beklerken bir adamın onun hizasına gelmesiyle yavaşça yerinden çıktı ve adamın arkasında durup ağzındaki çakıyı çıkardı. Adamın boğazına, şah damarına yakın yere saplayıp boğazlarken adam, olduğu yerde hırıltılı seslerle kıvrandı ve boş bir çuval gibi yere düşecekken Asım, gürültü olmasın diye hızla onu kavrayıp kenara çekti. Üstüne başına bulaşan kızıl kanları umursamadan etrafını kolaçan ederken yağmurdan sonraki ferahlatıcı havayı genzine çekerek derin bir nefes aldı ve hemen başka bir hedefe yönelmek için harekete geçti.

Top ağacın arkasına saklanmıştı Eraser; iki katlı evin çatısında, bir aydınlatmayla etrafı aydınlatıp varsa herhangi bir tehlike, onu ifşa etmek için uğraşan adama odaklanmıştı. Adam, kocaman bir el fenerini andıran aydınlatmanın sapından tutup gezdirirken Eraser, ışığın onu teğet geçmesiyle hızla arkadan dolanıp başka bir ağacın arkasına sığındı. O sırada çatıdaki adamın ışığı, tekrar gelip onu teğet geçti. Eraser, cebinden bir susturucu çıkardı. Silahına yerleştirirken etrafına bakınarak kısa bir kolaçan yaptı. Karşıdan gelen adamın onu fark etmemesi için, adeta ağaçla bütünlük oluşturdu. Çatıdaki adamın ışığının tekrar onu teğet geçmesi, Eraser'i zor bir duruma düşürmüş gibiydi. Ama yüzündeki alaylı ifade, nedense kaybolmak bilmiyordu. Karşıdan gelen adam, tam onun hizasına gelirken Eraser, yerinden çıkıp onun arkasına doğru koştu. Arkadan adama sarılıp silahın namlusunu onun ensesine yaslayıp ateşledi. Adamın sesi soluğu ve hayatla bağlantısı kesilirken Eraser, adamın düşmemesi için sımsıkı kavradı ve kendisini ona siper ederek karşıki duvara doğru ilerledi. O sırada çatıdaki adamın ışığı, bir müddet onlarda durup sonra tekrar gezinmeye devam etti. Adamı duvarın dibine bırakan Eraser, kendisini yan boşluğa atıp beklemeye geçti.

Evin arkasındaki boş alana yerleşti Asım; bir müştemilatı andırıyordu ve Asım, içeri girip orada bekledi. Sırt çantasından çıkardığı bombayı duvara yapıştırıp beklerken kapıda duyduğu tıkırtıyla toparlandı. Kapının arkasına saklanan Asım, içeri giren adamın:

"Sabahtan akşama çalış, fırça ye! Oh ne âlâ memleket!" demesiyle tebessüm etti. Adam, arka duvara yakın yerdeki yatağa kurulurken Asım'a dönmek zorunda kaldı ve onu gördü. Gözleri irileşirken Asım, ona doğrulttuğu silahın namlusunu sallayarak ve boştaki elin parmağıyla sus işareti yaparak ona doğru bir adım attı.

"Eskiler; insanın dili, insanın amelidir, emelidir derlerdi. Diline sahip çıkarsan, hayatına sahip çıkmış olursun dostum! Ama eğer gevezeysen, hayatından mahrum kalırsın."

"Sen de kimsin?"

"Dili lal biri!" diyen Asım, onun tam karşısında durdu.

"Farız Sabata denilen herif içerde mi?"

"İçerde."

"Güzel, ne yapıyor içerde?"

"Misafirleri var."

"Kimmiş misafirleri?"

Adam daha bir şey demeden kafasına saplanan mermi, Asım'ın irkilerek hemen mevzi almasına neden oldu. Camı kırıp adamın kafasına saplanan mermi, geldiği yeri ifşa ediyordu. Asım, içerde gezinen kırmızı lazer ışığına bakınca bir keskin nişancı olduğunu anladı. Elini kulağına götürüp:

"Bir sürpriz var, sen de gördün mü?" diye sordu. Eraser'in sesi:

"Yeni fark ettim!" diye duyulunca Asım, derin bir nefes alarak:

"Artık gürültü kopabilir bence!" dedi.

"Bence de..."

Asım, hızla kafasını kaldırıp indirince arka dolaba saplanan mermiyle dudaklarını ısırdı.

KONSEYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin