20.2- Gittiğim her yere ölümü getiriyor olmanın ağırlığı çok fazlaydı.

3K 232 3
                                    

Sık ağaçlar dar bir yol oluştururken, Lonril'den birkaç adım ileride gidiyordum. Gözlerim; uzun ağaçların tepesindeki baykuşları tarıyordu. Gecenin sükunetini bölen sesleri, karanlığa daha mistik bir hava katıyordu.

Lonril'in durduğunu duyduğumda arkamı döndüm. Bir ağacın dibine eğilmiş, yaprakları karıştırıyordu.

"Ne yapıyorsun?"

Çenesini sıvazlarken konuştu. "Buradan birileri geçmiş ve ormanın derinliğine ilerlemiş."

"Giel olabilir mi?" dedim şaşkınlıkla. Belki de kurt sorununu çözerken, onu da bulabilecektik. Bu; köylüleri mutlu ederdi.

"Belki de. İlerleyelim."

Sessizliği bıçak gibi kesen bir kurt uluması yakınımızda duyuldu. Lonril uyarmakta gecikmedi.

"Bize yakın iki kurt var. Biri arkandan, diğeri sağından gelecek."

Elf kulaklarına kesinlikle hayrandım. Yakınımızdaki çalılar kıpırdanmaya başladığında bir kurt koşarak kendini gösterdi ve Lonril'e saldırı düzenledi. Bir diğeri sağ tarafımdan benim üzerime koştu. Hançerimi kaldırıp hızla savurduğumda zıplayan kurdun ağzı kesildi ve kan kaybıyla yere düştü. Sivri dişi üzerimdeki zırhı çizmişti. Onun ağırlığıyla ben de yere çökmüştüm.

Lonril de sonunda başına musallat olan kurttan kurtulurken, heyecanla sırıttım. "Bu hançer bir harika," dedim kurdun ölüsünü incelerken.

"Hadi." Kalın ağaç köklerin üzerinden zıplayarak geçen Lonril'i takip ettim.

Karanlık yoğunlaşırken ağaçların seyreldiği noktada bir şey dikkatimi çekti.

"O da ne?" dedim ileri doğru koşarken. Lonril de peşime takıldı.

Yanına geldiğimde çürümüş etin kokusuna burnumu örttüm. İnanılmaz keskinlikteki koku parmak aralarımdan sızarak burnumun içine işlemeyi başarabiliyordu.

Boğazından bir iple ağaç dalından sallandırılmıştı ve kurtlar tarafından parçalanmış organları yerlere dökülmüştü.

"Bu Giel olabilir mi?" dedim dehşet içinde.

"Belki," dedi Lonril yaklaşırken. O da burnunu kapamıştı.

"Ne korkunç bir ölüm bu," diye kıvranırken, kulaklarıma kurt sesleri hücum etti. Ancak bu sesler korkmuş bir tınıyı anıdırıyor ve gitgide bizden uzaklaşıyordu.

Lonril birden kendini geri çekti ve elini belindeki kılıca götürdü. Yüzü kırışıp, bana doğru bakarken ona koştum. "Çok kötü," diye mırıldandı. Kendini yere bırakırken kolunu omzuma attım. Aynı anda rolünü bırakıp, fısıldadı. "Ağaçlarda."

Aniden ağacın yukarı dallarından üzerimize doğru adam düşerken, kendimi geri attım. Lonril de beni güçlü şekilde iterek takla attı ve doğruldu.

Etrafımda dönerek elimdeki hançeri savurdum. Peşimdeki siyahlara bürünmüş adam sıyrılmaya çalıştı ancak göğsüne bir darbe indirmiştim. Giysisinin kesilmiş köşesinden akan kanlarını hiçe sayarak üzerime koştu. Hançerini bana uzattı, bendekini kaldırarak onu bloke ettim ve ağır tekmemle onu geriye savurdum. O sendelerken; arkamdan başka bir adam üzerime atladı ve kollarıyla bedenimi sardı. Kafamı arkaya savurup alnına vurdum. Daha sonra ayağımı arkaya doğru iterek bacağına hızlı bir darbe geçirdim. Acıyla dizlerinden bükülerek ellerini gevşetti. Dönerek elimdeki hançeri boğazından geçirdim. Kanlar sıçrarken yere yığıldı ve aynı anda Lonril'in de birkaç kişiyi birden kılıçtan geçirdiğini gördüm.

"Antivia Parsları," dedi nefes nefese.

Doğrulup; yerde kıvranan son adamın da yaşamına son verdikten sonra derin bir iç çektim.

Kadim Yürek #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin