9.2- Bağlılık zayıflığı beraberinde getirir.

3.7K 285 39
                                    

Uyandığımda güneşin tepede olması gün ortasında olduğumuzu işaret ediyordu. Geniş yatakta keyifle bir o yana bir bu yana döndüm. Uzun süredir ilk kez bu kadar rahat bir uyku çekebilmiştim. Doğruldum. Kathlan kamarasında değildi. Güverteye çıkmakla çıkmamak arasında kararsız kaldım. Dışarıda bir sürü sapık göz vardı. Yine de küçücük bir odaya tıkılıp özgürlüğünün kısıtlanması kadar kötü bir şey olamazdı.

Kapıyı aralayıp önce etrafı görmeye çalıştım. Daha sonra dışarı süzüldüm. Merdivenleri tırmanarak güverteye ulaştım. Bir kısım denizci gemiyi temizliyordu. Birkaç tüccar ise daire oluşturmuş muhabbet ediyorlardı. Ayakta kıpırdanan iki kişinin arasından Kathlan'ın önlerinde oturuyor olduğunu fark ettim. Dudaklarının arasındaki uzun ve estetik ahşap oymalı bir pipoyu keyifle tüttürüyordu. Üzerine yapılı bedenine biraz dar gelen beyaz bir gömlek giymişti. Belki de kendisininkini bana verdiği için başkasının gömleğini kullanmak zorunda kalmıştı.

Sahi onun gömleği hala üzerimdeydi ve yanlış anlaşılmalara mahal verebilirdi. Fikir değiştirerek kamaraya doğru döndüm. O sırada Kathlan'ın sesi kulaklarıma ilişti.

"Buraya gel."

Kime söylendiğini anlamak için arkamı döndüm. Bütün kalabalık bana dönmüş meraklı gözlerle ne yapacağımı bekliyordu. Gözlerim Kathlan'a kaydığında beni gülümseyerek izliyordu. Keyfi yerinde olmalıydı. Bu iyiye haberdi.

Yönümü değiştirerek ona doğru yürüdüm. Kalabalık gözler hala üzerimdeydi ve bende baskı hissi uyandırıyordu.

"Ne bakıyorsunuz, dağılın."

Kathlan kükrediğinde herkes çil yavrusu gibi dağıldı. Yanında sadece Qhûn to Whan denen adam kalmıştı. Yaklaştığımda önlerindeki ziyafet sofrası dikkatimi çekti. Gözlerimi kaçırarak Kathlan'ın yanındaki iskemleye usulca oturdum. Gözleriyle softayı işaret etti. Anlamak için bir süre boş boş baktım.

"Tanrı aşkına," diye mırıldandı ve ayaklarını uzattığı yerden indirdi. Sofraya uzanarak bana ayrılmış olduğumu düşündüğüm tabak üzerinden bir üzüm tanesi aldı ve ağzıma dürttü. Dudaklarım aralandığında parmaklarının bir kısmı içerde kaldı. Başımı geri atarken o da elini kendine çekti. Aramızda garip bir bakışma oldu. O derin bir iç çekerken ben de varla yok arası ağzımdaki üzümü çiğnedim.

Gözlerim yan tarafımda gördüğüm manzaraya kaydı. Rothien şehri tam karşımızdaydı ve gemi oraya doğru ilerliyordu. Buraya mı demirleyecektik?

Gemi deniz üzerindeki hareketini usul usul yavaşlatırken bir yandan da limana yanaşıyordu.

Kathlan, Whan'a döndü: "Alt katı gizlediler mi?"

"Şüphe uyandıracak hiçbir şey bulunamaz sen merak etme." Ağzına attığı üzümü çiğnerken, konuşmaya devam etti. "Senin kuşun ötmez değil mi?"

Gözleri beni işaret etmişti. Kathlan bir anlığına bana baktıktan sonra tekrar Qhûn to Whan'a döndü.

"Hayır."

"Gemide birkaç nöbetçi bıraktım. İkinci günün şafağında yola çıkarız."

Kathlan piposuyla birlikte başını sallayarak onayladı. Kısa bir öksürük arasından sonra tüttürmeye devam ederken Whan da aramızdan ayrıldı.

Yine o garip bakışma.

Piposunu indirdi ve aniden ayağa kalktı. Kolumu kavrayıp beni de peşi sıra sürükledi ve kamarasının oraya geldik. Beni içeri bıraktıktan sonra kapının anahtarını çıkardı ve üzerime örtmek için uzandı.

Kadim Yürek #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin