15.1- Sana onun yerine on bin tanesini getiririm.

3.2K 262 8
                                    

Gün ışığı camdan içeri süzülüyordu. Yüzümü buruşturdum ve arkamı dönerek biraz daha uyumaya çaba gösterdim.

Zindanda geçen onca günün ardından bu yumuşacık kadifemsi yatak eşi benzeri olmayan bir nimetti ve bana ihtiyacım olan tüm konforu sağlıyordu.

Kuş tüyü yastığın içine yüzümü gömerken, bulunduğum odanın kapısı gürültüyle açıldı. Ayak ucumdaki pikeye atılarak üstüme çektim, çünkü çamaşırlarımla yarı çıplak bir şekilde yatıyordum.

İçeri paldır küldür dalan ise Kathlan'dı. Yüzüne pis bir gülümseme yayılmıştı. Lanet olsun! Beni çamaşırlarımla görmüştü. Bu aşırı derecede rahatsız ediciydi.

"Kapı tıklatmak nedir bilir misin?" diye çemkirdim.

"Bakıyorum da eski enerjini geri toplamışsın." Elinde katlı duran birkaç parça giysiyi yatağımın ucuna bıraktı. "Kendi evimde kapıyı tıklatma adetim yoktur."

Homurdanarak sarıldığım örtüyle birlikte yatağın ucuna emekledim ve giysileri inceledim. Giysiler bana muhtemelen oldukça bol gelecekti ve vücudumun hiçbir bölümünü açıkta bırakmayacaktı.

"Bunlar ne?"

"Giyin. Pazara sana birkaç parça eşya almaya gideceğiz."

"Bu paçavraları giymek zorunda mıyım? Senin gömleğin bile daha güzel."

Yüzüne kısa süreliğine hoşnut bir gülümseme yayıldıktan sonra kayboldu. "Can güvenliğin için tanınmaman gerekiyor."

Bir süre bakıştıktan sonra başımla onaylamamın üzerine Kathlan odayı terk etti. Sonrasında giysileri giymem fazla vaktimi almamıştı ve kendimi kesinlikle bir patates çuvalının içindeymiş gibi hissediyordum. Kapıyı aralayıp dışarı çıktım ve dinlenme odasına kadar yürüdüm.

Kathlan yeşil kumaşla kaplanmış rahat bir koltuğun üzerine uzanmıştı ve göz kapakları örtülüydü. Yalnızca gözlerini dinlendiriyor olmalıydı. Uyuyor olsaydı kirpikleri titreşmezdi.

Yanına kadar geldiğimde gözlerini araladı ve beni baştan aşağı süzdü. Daha sonra esneyerek doğruldu.

"Başını da ört," dedi eli enseme yığılmış olan kumaş şapkayı örterken.

Temasından rahatsızlık duyarak birkaç adım geri kaçtım. Eliyle öne işaret yaptı.

"Düş önüme."

Kapıya yöneldiğimde Kathlan hemen ardımdaydı. Birlikle bu devasa evi terk ettik ve kapının önünde hazır bekleyen mükemmel renklerdeki o altın ata bindik.

Aradan fazla zaman geçmeden kumların hükmettiği araziyi aşıp şehir merkezine gelmiştik. Kathlan atını bir ahıra teslim ettikten sonra tekrar yanıma döndü.

Pazar oldukça kalabalık ve renkliydi. Tüccarların hep bir ağızdan çıkardığı sesler gürültü kirliliği yaratıyor, etrafta bir uğultuya neden oluyordu.

Balık satan tüccarların tezgahlarını aştıktan sonra kibar bir ses kulaklarımı doldurdu.

"Buyrun gelin genç bayan. Sizin içim çok güzel kıyafetlerim var."

Beni tezgahına çağıran kadına döndüm, gülümsedim ve oraya doğru birkaç adım attım. Kathlan bileğimden yakaladı ve çemkirdi.

"Gideceğimiz tezgâh belli. Dikkat çekme cümlesinin neresini algılayamadın?"

Gözlerimi devirdim. "Kadın o kadar tezgahına çağırdı. Ne var yani kısacık bir baksam."

Kathlan burnundan solurken bileğimi bıraktı. Az önce bana seslemiş olan esmer kadın tüccarının tezgahına yanaştım. Kadının yüzüne geniş bir gülümseme yayıldı.

Kadim Yürek #2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin