- 23

13.5K 805 43
                                    

Merhabalar :) Uzun tutmaya çalıştığım bir bölüm oldu. Umarım beğenirsiniz...

İyi okumalar...

-

Başımı tıpkı onun yaptığı gibi duvara yasladım. Gözlerimi kapatıp sessizliği dinlemeye çalışıyordum ama zihnimin uğultusu buna izin vermiyordu. İçimde adını koyamadığım garip bir his vardı. Bir taraftan sökülüp gitmesini istiyordum; bir taraftan da yeni olduğu için içimde merak hissi uyandırıyordu. Dışarı sıkıntı dolu bir nefes verirken saçlarımı karıştırdım.

Kafamı sol tarafa çevirdiğimde ise, Mavi'yle göz göze geldik.

Kısa bir an gözlerini benimkilere sabitledi. İçimden, gözlerimi çekmem gerektiğini düşündüm ama bir tarafım buna karşı çıktı. Ve o kısacık anın sonunda çeken kendisi oldu...

Gözlerini yerde bir noktaya sabitleyerek konuştu. "Burada benim yüzümden kilitli kaldığınız için üzgünüm."

Yüce Merkür aşkına... Bu kız neden her şeyden kendini sorumlu tutuyordu?

"Senin yüzünden kilitli kalmadım. Buraya kendi rızamla gelmiştim."

Gerçekten de öyleydi. Tamam, burada tıkılı kalmaktan çok mutlu değildim ama buraya gelmem konusunda onun herhangi bir zorlaması olmadığı sürece sorumluluğu üstüne alması gereksizdi.

"Evet ama, yine de-"

"Yine de ne?"

Göz ucuyla bana ürkek bir bakış attı. Bu, kalbimin ücra köşelerinde lanet bir şey hissetmeme sebep oldu.

"Gelmesem ne olacaktı? Burada kalmamızdan daha mı iyi şeyler?"

"Hayır." dedi hemen. Sanırım biraz sert bir üslupla söylemiştim ama, kibar olmak zaten benlik değildi.

"Hayır." diye fısıldadı yeniden ve gözlerini birkaç saniye kapattı. Zihninden atmaya çalıştığı görüntüler olduğunu biliyordum.

Bir anda benim de zihnime dolan görüntülerle çenemin kasıldığını hissettim ve yaslandığım yerden doğrulup başımı ona çevirdim.

"Sana bir şey yaptı mı?" dedim sertçe.

Acaba ona dokunmaya çalışmış mıydı? Veya istediğini alamayınca vurmuş muydu? Yumruklarımın karıncalandığını hissettim. Şaşkın ve ürkek bir şekilde yüzüme baktıktan sonra kafasını olumsuz anlamda birkaç kez sağa sola salladı.

"Sana..." Tamam, bunu sormayacaktım. Diğer soruya geç. "Sana vurdu mu?"

"Hayır. Sadece..." bileklerini havaya kaldırdı. "Bileklerimi biraz sıktı."

Biraz değil, bayağı sıkmıştı. Özellikle parmak uçlarına denk gelen yerlerin daha da koyu bir şekilde morardığını fark ettim. Eminim şu an belli etmese de canı yanıyordu.

"Pekala." dedim yeniden arkama yaslanarak. "Onları buradan çıktığımızda bir şifacıya göster."

Bu kadar ilgili görünmek yeterliydi. Sonuçta o asker görünümlü serseriyi kendi ellerimle öldürdüğümde ortada sorun kalmayacaktı.

Aslında o serseriye karşı neden bir anda bu kadar kin dolu olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Mavi'ye bir bakış attım. Dizlerini kendine çekmiş, ellerini de diz kapakları üzerinde birbirine kenetlemişti. Bu haliyle küçücük görünüyordu. Savunmasız ve içine düştüğü durumdan kurtarılmaya ihtiyaç duyan... Tıpkı onu ormanda kurtardığım günkü gibi...

Bu anının etkileri zihnimde yeniden vuku bulurken araya birkaç da başka görüntü kaynamıştı. Kızın, o askerle olan ve uzun süredir hafızamda tazeliğini koruyan görüntüleri...

Kurtarıcı ve MaviWhere stories live. Discover now