- 3

20.9K 1K 28
                                    

Merhaba,

Geçen gün aklıma gelen küçük bir ayrıntıyı not olarak belirtmek istiyorum. Birkaç kişi de sormuş, Euphemia'nın ismi -tam telaffuzu değil ama yaklaşık olarak- "Yufemia" diye okunuyor. Pek aşina olmadığınız bir isim, bu yüzden yazayım dedim. :)

İyi okumalar...

-

Gözlerimi açtığımda büyük bir odadaydım ve yatıyordum. Kafamı hafifçe sağa çevirmeye çalışınca hissettiğim acıyla yüzümü buruşturdum ama baş edilebilir bir ağrıydı. Bulunduğum yer bir odadan çok yatakhaneyi andırıyordu. Benim olduğum hiza ve tam karşısı olmak üzere iki sıra yatak dizilmişti. Kaç tane olduğunu bilmiyordum, ama bayağı vardı.

Kahverengi elbiseli bir kadın benim birkaç yatak ilerimde oturan bir adamın kolundaki kanı temizliyordu. Az ileride de uyuyan yaşlı bir adam vardı. Sanırım burası bir tür şifahaneydi.

Peki bana ne olmuştu?

Küçük bir duraksamanın ardından son yaşadıklarım beynime hücum etti. Köy... Saldırı... Yangın... Bana saldıran haydut...

Parçalar birleştiği anda içimde bir çığlık atma istediği uyandırmıştı. Tüm görüntüler öyle net ve dehşet doluydu ki. Gözlerimi yeniden sıkıca kapadım. Neredeydim? Beni haydutun elinden kurtaran genç adamın yüzü aklıma gelince son parça da tamamlandı. Beni kendi kalesine getirmişti. Yaralıydım...

Peki diğerlerine ne olmuştu? Askerlerim... Kaçı ölmüştü? Saldırı haberi Lord Alasdair'e veya babama ulaşmış mıydı? Veya hepsinden önce, burada kaç gündür yatıyordum?

Büyük ihtimalle bu kalenin sahibi çoktan babama haber uçurmuştu. O da Lord Alasdair'e tabi. Hatta belki de şu an onun kalesinde bile olabilirdim. Sonuçta şu an bulunduğum yer hakkında hiçbir fikrim yoktu ve Oidhche'e de daha önce hiç gitmemiştim. Belki de kapıdan biraz sonra Lord Alasdair girerdi ve çok dinç göründüğümü, bir an evvel düğün hazırlıklarına başlamamız gerektiğini söylerdi. Bunları düşünmek bende gözlerimi hiç açmama isteği uyandırıyordu. Asla yapmak istemediğim bir şey varsa o da Oidhche Lordu'yla evlenmekti. Zaten bu hiçbir zaman kabul etmediğim, bana dayatılan bir şeydi. Halkımın lordun vereceği paraya ihtiyacı vardı, bunun için gidiyordum oraya.

Bir anda aklıma adını bilmediğim kurtarıcım geldi. Yüzü, gözleri... O öylesine güzeldi ki elimde olmadan Lord Alasdair'le kıyasladım. Lordun çizgileri belirginleşmeye başlamış esmer bir yüzü, önleri hafifçe ağarmış siyah saçları, sivri bir burnu ve güldüğünde kaybolan küçük siyah gözleri vardı. Hiçbir şekilde çekici değildi. Ama o... O, benim evlenmek üzere olduğum adamla kıyas bile yapılamayacak kadar yakışıklıydı. Kaderime lanet okumama sebep olacak kadar yakışıklı...

Başımda kendini yeniden belli eden ağrı yeniden tüm düşüncelerimi dağıttı. Ağrı ara sıra kendini şiddetli bir biçimde belli ediyordu ama ilk çarptığım ana nazaran daha hafifti. Yeniden uykuya dalabilmeyi diledim. Hatta hiç uyanmamayı veya gelip beni annemin uyandırmasını. Sanki o beni uyarınca her şey bitecek gibi geliyordu. Yeniden çocuk olabilecekmişim gibi...

Birkaç dakika sonra bedenim gevşemişti ve tam yeniden uykuya dalacaktım ki kurtarıcımın sesini duydum. Ona neden kurtarıcım  dediğimi bilmiyordum ama sesini duyduğum anda bedenimin her yanına nedenini anlamadığım ani bir heyecan yayıldı. İşte bunun nedenini ise hiç bilmiyordum... Yine de tüm bunların ötesinde ortada olan bir şey vardı ki; hala onun kalesindeydim. Biraz uzaktan gelen ses git gide yaklaşırken kalbim bir kez tekledi. Sanırım biriyle konuşuyordu.

Gözlerimi açmamak için kendimle mücadele etmem gerekmişti. Belki hala uyuyor olduğuma inanırlarsa beni rahat bırakıp giderlerdi ve ben bir süre daha burada kalabilirdim. Oidhche Lordu'ndan ne kadar süre uzak olursam o kadar iyiydi. Bunun için dakikaları bile hesaba katabilirdim, oraya gitmeyi asla istemiyordum.

Kurtarıcı ve MaviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin