- 41

5.9K 334 82
                                    

İyi okumalar... 🌸

----------------------------------

*Euphemia*

Evde geçirdiğim üçüncü muazzam sıkıcı günüm, benim için artık iyiden iyiye dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı. Tam olarak üç gündür evden dışarı dahi çıkmamıştım. Öyle ki Rory ile oynamak için bahçeye adım atmak bile riskli geliyordu. 

Garip ama birkaç gün önce Lord Ronin'in dibinde şarap doldururken bu kadar tedirgin değildim. Buradayken sanki o her an karşıma çıkacakmış gibi aptalca düşüncelere daha kolay kapılıyordum. Nedenini asla anlayamamıştım. 

Gözlerimi şöminede usulca yanan ateşte gezdirdim. Evde her şey eskiden olduğu gibiydi. Kennis her zamanki rutininde hayatına devam ediyor, sabahtan kalkıp şifahaneye gidiyor, akşam da dönüyordu. Lyonet ise atölyeye bu ara bazen öğleden sonra gidiyor bazen de akşam olmadan dönüyordu. Onun için daimi bir düzen yoktu. 

Kafamı meşgul eden yoğun 'Lord Ronin Endişesi' dışında beni sürekli olarak düşüncelere daldıran bir diğer şey Kennis'ti. Steenie ile aralarındaki kırılgan bağ iyiden iyiye yok oluyor gibiydi ve bunu onun giderek solan hayat enerjisinden anlamak da mümkündü. 

Fark ettim ki kendi dertlerime gömüldüğüm o süre boyunca buradaki ailemi fena halde boşlamıştım. Gözlerimi salondaki şömineden çekip, oturuyor olduğum mutfak masanın yuvarlak ağaç desenleri arasında gezdirdim. Bir şeyler yapmalıydım. Onların arasını düzeltecek bir şey... 

İçeride şömine ateşini beslemeye başlayan Lyonet'e kaydı gözlerim. Bir yandan akşam yemeğini pişiriyor, bir yandan da çok kısık bir sesle şarkı mırıldanıyordu. Biraz kulak vermeye çalıştım ama sözlerini anlayamıyordum. Sanırım Galce veya onun gibi oldukça eski bir dildeydi şarkı. Arkası dönük bu siyah saçlı ve kısa boylu kadına bakarak gülümsedim. "Yardım ister misin, Lyonet?" 

Omzunun üzerinden benim olduğum yere doğru baktı. "Hayır tatlım. Teşekkürler." Gülümsedi. "Sen keyfine bak."

Lyonet'in, Kennis ve Steenie arasındaki şeyden haberi olup olmadığını merak ettim. Eğer bilmiyorsa, acaba öğrendiğinde buna ne tepki verirdi? Veya zaten biliyordu ve Kennis'e bu konu hakkında dayatmalarda bulunmuyordu, Steenie'nin annesinin yaptığı gibi. Lyonet her zaman kızından emin, harika bir anne olmuştu. Tıpkı benim annem gibi... 

Annemin düşüncesi içimi yeniden adsız bir hüzne boğarken kollarımı birbirine bağladım. Üşüyor gibiydim, ama aynı zamanda da değildim. Onun bıraktığı güzel anılar benim içimi ısıtmaya her zaman yetiyordu. Yokluğu yıllarca beni gri taşlı odalarda üşütse de...

Burada bile, hayatımı yeniden kurmam konusundaki en büyük engeli onun sayesinde aşmıştım...

İşte Lyonet de tıpkı annem gibi, kızını elinden geldiğince her şeyden korumaya çalışıyordu. Ama elini uzatıp da düzeltemeyeceği şeyler vardı. Tıpkı Steenie'nin yaklaşan evliliğine bir şey yapamayacağı gibi... Ne garipti. Ortada bir evlilik olacaktı ve muhtemelen üç tane de kırık kalp. Steenie'nin evleneceği kişi eninde sonunda öğrenecekti onun bir başkasını sevdiğini. Kimse mutlu olmayacaktı. 

Aklıma düşen ani fikirle yerimde doğruldum. Bir şeyler yapabilirdim!

Gözlerim doğrudan mutfak pencerelerine sabitlendi ve bahçe kapısından içeri girmekte olan Kennis'i gördüm. Şimdilik ona hiçbir şeyden bahsetmeme lüzum yoktu ama aklımdaki plan keyfimi yerine getirmişti. Öyle ya da böyle bu evliliğe mani olacaktım, bunu yapış şeklimin doğru mu yoksa yanlış mı olduğu değerlendirmesini daha sonraya bıraktım. 

Kurtarıcı ve MaviWhere stories live. Discover now