•29•

2.1K 177 38
                                    


•29•

  Telefonumun çalışıyla uykudan zorla uyandım ve telefonu açtım.

"Ne Aslı? Uyuyorum ben."

"Ferda Urazların evinin orada ki hastaneye gel." Birinin başına birşey gelme düşüncesiyle yutkundum sertçe. Acıttı boğazımı orada ki kaya.

"Kime ne oldu Aslı?' Dedim uykumun birden gitmesinin etkisiyle.

"Uraz ve ailesi kaza geçirmiş."

Kendimi evden dışarı nasıl attım ya da o hastaneye nasıl vardım bilmiyorum fakat dağınık saçlarım, pijamalarım ve ölü ben o hastaneye fazla emanet duruyorduk. Ameliyat odası ve 3 hasta. Uraz, kardeşi, annesi... Mümkün müydü? Bırakır mıydı Uraz beni? Dudaklarının arasında ki mezarlığa aşık olduğum adam idam eder miydi ki kendini?  Hastanenin lavabosuna attım kendimi.

***

  Artık kısa olmayan kızıl saçlarıma daldırdım elimi. Kısa saçlarım bir ömür uzamıştı Uraz'la. Onun elinin değdiği saç tellerime makas değsin istemedim. Soluk mavi gözlerim aynada ki aksimin ben olmadığına inandırmak istercesine  ölü bakıyordu.

Ölüydük, yaşıyorduk.
Ağlarken, gülüyorduk.
Severken diyemeyeceğim çünkü sevmeyi beceremiyorduk.

  Zihnime bir tuval yerleştirdim, üzerine siyah fırça darbeleri... Sonra senin yüzünü resmettim sevgili. Tuvalde gözükmeyen yüzün dokunulunca hissediliyordu.
Ruhlar görülmezdi zaten değil mi? Hissettim seni sevgili... Dudaklarımda ki ölüm tadını sen hissederdin ya hep. Bende hissettim sevgili. Dudaklarında ki mezarlığı... Bende hissettim sevgili. İçinde ki ölünün tadını. Sevdim seni sevgili... İçindeki onlarca ölüye rağmen yaşayan  seni. 

  Aklıma düşen onca an... Zihnimi karalayan onca çığlık... Ruhumda ki çiçekleri sulayan onca gözyaşı boşa gitmesin. Gel ruhuna emanet edeyim. Olurda ölürsem senden önce yanıma geldiğinde geri verirsin acılarımı bana. Severim çünkü ağlamayı bilirsin. Bir çicek büyütürüm gözyaşlarımla. Ben o çicek kurumasın isterim  sense kurusun. Çünkü ben ne kadar sevsemde ağlamayı senin canın yanar her yanaklarımın ıslanışında. Üzülme sen sevgili. Öğrenmem gerekiyor çünkü . Sen yokken kim sulayacaktı ruhumda ki çicekleri? Kim sevecekti beni? Gel geri sevgili... Onca acıya rağmen gel geri. Sev beni sevgili. Acıyan ruhumu biraz da sen acıt ama öldürme zorda olsa nefes alan bedenimi.

Oysa ben kendimi asacaktım zihnimde ki halata. Senin ne işin var benim zihnimde ki mezarlıkta?

  Ellerin ellerime yeterince değmedi be sevgili... Ruhum yeterice hapsolmadı gözlerinde ki girdapta. Yakmadın canımı yeterince.

Beni mutlu et demeyeceğim sana. Alışık değilim bocalarım çünkü. Ama canımı yakarsan seve seve kanarım sana. Yaralarımı iyileştiren senle yeni bi yara açarız bana. Bedenime değil ruhuma. Sevmeyiz bedenlerimizi aşıkken ruhlarımıza. Ağlıyorum sevgili, ağlıyorum hala. Fakat düşmüyor gözyaşlarım ruhumda ki çiceklere. Yerçekim var diyorlar ya hani , yalanmış meğer. Senin ruhun gitmeye niyetlenince dünyam altüst oldu benim. Yerçekimi yok sevgili sen çekimi var. Sen bulutlara yol aldıkça yükseliyor içimden birşeyler sana. Sen uçmaya çalıştıkça ruhum kanat yaratıyor kendine. Sen ölmeye çalıştıkça içimde ki halat bile yetersiz kalıyor ölmeme. Sen yaşamazsan eğer sevgili ölmek isterim acı çeke çeke. Sen olmazsan yanımda sevgili, yok olmak isterim her hücremde. Bilirsin derslerim iyi değil kalırım sınavlardan.. Eğer bu da tanrının bir sınavıysa bana... Korkarım ismimi bile yazamam Ellerim titrer yokluğunda sevgili... Zihnimde kendi katilimi oluşturmaya başladım bak, dön geri. Gör ismi kıyamet olan biri nasıl kendi zihninde ki cehennemde yanıyor kendi kıyametini yaratıp. Ölme sevgili. Öleceksen beni de al yanına beraber gidelim cehenneme. Bizim gibi insanları almaz Tanrı cennetine. Şeytan ister mi bilemem fakat buluruz bir yolunu beraber yanmanın. Olmadı sen bize kendi cehennemimizi yaratırsın birlikte acı çekeriz. Mazoşist  ruhum acı istiyor yine.

Mezarlara Ekilen Çiçekler -lavinyaWhere stories live. Discover now