•16•

2.5K 228 17
                                    

•16•

Başımın ağrısıyla gözlerimi açtım. Elimi başıma götürdüm elime gelen bezle başımın sargıda olduğunu anlayınca dün geceyi hatırlamaya çalıştım. Arda geldi konuştuk. Sonra Uraz geldi daha sonra ise... Hayır bir türlü hatırlayamıyordum. Lanet olsun ya! Başıma ne geldi dün gece? Neden başım sargıda? Kapı tıklatılıp içeri biri girince bakışlarımı kapıya yönelttim. Annem ve Uraz. Ne? Uraz? Bizim Uraz! Hani gıcık olan. Bizim Uraz ne be? Benim Uraz!

"A-a anne yanında ki kim?" Oysa ki ben hiç tanımam kendilerini...
"Ferda akşam başına saksı düşmüş ben sagıya felan aldım. Dün gece bu genç seni baygın görünce senin telefonundan beni aradı bana bildirdi durumu. Bugünde seni merak etmiş gelmiş. Ama benim anlamadığım birşey var. Sen apartmanın arkasında ne yapıyordun?"

"Haa? Bilmiyorum ki. Anne ben hatırlamıyorum ya. Saksı mı düştü?
En son Arda ile konuşyordum. Sonra Ur- şey yani bir arkadaşımı gördüm. Yanına gittim. Gerisi yok. "
"Darbe aldın ya gerizekalı kızım benim. Canım benim. Ondan. Pek önemli birşey yaşamıyorsun zaten hayatında ki iki saati de hatırlamayıver." anneme hakverdim. Gayet doğruydu. Annem odadan çıkınca Uraz yanıma geldi. Yatağın yanında ki sandalyeye oturdu.

"Gerçekten hatırlamıyor musun?"
"Hayır dedim Ya. Kafama saksı yemişim zaten. İnsan bi korur kollar! Ama yok geberim ben umurunda mı?! Göbek atarsın arkamdan." Daha sonra bunun olmayaçağını bildiğimden güldüm. Bir de Uraz'ı göbek atarken hayal etmiş olabilirim.
"Tamam atmazsın ama atmış kadar olursun sen."
"Ferda bi düşünsen belki hatırlarsın."
"Ay hatırlamıyorum işte. Ama ben de merak ediyorum apartmanın arkasında ne yapıyorduk?"
"B-bilmem konuşuyorduk işte." Uraz ayağa kalktı.
"Neyse ben gideyim."
"Git tabi Aryacığın bekler." başını geciştirir gibi salladı.
"Aynen bekler."
***
Sağ elini Ferda'nın yanağına yerleştirdi Uraz.
"Seninle şu şekilde durmak istiyorum. Gözlerine baktıkça bana söyleyemediklerini anlıyor gibiyim. Gözlerin konuşuyor sanki." bu cümleyi nasıl kurduğuna şaşırdı önce. Sonra kolay geldi söyleyemedikleri o an diline.

"Konuşmuyorlar. Konuşsalar anlardın."

"Belkide sen anlamıyorsundur."

"Belkide anlamaktan korkuyorumdur."

"Belkide sadece benim kıyametim olmalısın."  Uraz cevabı merakla ve korkarak bekliyordu. Ferda ne diyecekti? Tepkisi ne olacaktı? Deli gibi sabırsızlanıyordu şuan ama kendine hakim oldu.  Ferda'nın yüzüne daha da yanaştı. Ferda hiçbirşey söylemiyor sadece yüzünde ki belli belirsiz gülümsemeyle Uraz'a bakıyordu. Burunları birbirlerine değiyordu. Uraz Ferda'yı öpmek için harakete geçti. Eğer Ferda'da onu öperse oda onu seviyor demekti. Usulca yanağını okşadı kızın. O sırada Ferda'yı öpmesini engelleyen şey yukarıdan düşen saksıydı. Ferda'nın başına saksı düşmesi daha sonra Ferda'nın Uraz'ın kollarına yığılması trajikomik bir durum oluşturuyordu. Uraz Ferda'yı alnından öptü ve daha sonra annesini arayıp durumu izah etti. Daha sonraysa şansına en yaratıcı küfürleriyle selam verdi.
***
Sıkılarak geçirdiğim bilmem kaç saat sonra artık pes edip Uraz'ı çağırmak için telefonumu elime aldım. Aksel'i istemeyerek dondurduğum gün sonrasında telefon numarasını almıştım. Uraz'ın Aslı sayesinde kolyelerimizin arasında kurduğu bağ ile de onu çağırabilirdim fakat bu işlerle pek alakam olmadığı için beceremiyordum. telefonun açıldığını belirten titreşimini hissettiğimde telefonu kulağıma götürdüm.

"Alo Uraz..."
"Ferda! Birşey mi oldu?"
"Ya yok! Ben şey diyecektim gelsene bize. Annem hastanede tek kaldım zaten."
"Ferda şuan Aryaylayım."
"Öyle mi? İyi! İyi ya siz takılın. Rahatsız ettim kusura bakma. " Telefonu suratına kapatıp yanımda ki sandalyeye koydum. Sinirle soluyup yüzüstü yatıp kafamı yastığa gömdüm. Başımın acımasına söylenerek gözlerimi kapattım ve içimde ne varsa söylemeye başladım. Uraz'a söyleyemediğim ne varsa...

Mezarlara Ekilen Çiçekler -lavinyaWo Geschichten leben. Entdecke jetzt