•6•

3.8K 278 17
                                    


•6•

  Yatağımda uzanıyordum. Yaşadığım herşeyi düşünüyordum.  Babamın odasının anahtarını annemin odasına geri koymuştum. Az daha yakalanıyordum ama halletmiştim. Annem ayağıma ne oduğunu sorunca “İntahar etmeye çalıştım ama beceremedim.” dedim. Annem de bir dahakine onun yanına gitmemi onun beni öldürmeyi seve seve yapacağını söyledi. Bu kadın beni çok seviyordu ya. Aslında annem beni gerçekten çok seviyordu. Fakat hep şakalaşırdı. Bende alışmıştım zaten. Nedense uyumak istemiyordum. Evet garipti ama istemiyordum. Yatağımdan kalkarak odamdan çıktım. Yürürken zorlanıyordum fakat yatmaktan sıkılmıştım. Annem oturma odasında  Fazilet Hanım Ve Kızları'nı izliyordu. Bu diziyi bir kere bile izlememiştim. Annemin yanına oturdum ve diziyi izlemeye başladım.

“Anne?”
“Efendim?”
“Bizim bi komşumuz vardı hani Esra hanım. Her yaz geliyordu.”
“Esma hanım olmasın?”
“Ay anne ne fark eder ha Esra ha Esma?”
“ Çok şey farkeder. Biri Esra biri Esma. ” inanamayarak anneme baktım.
“Anne bu kadar zeki olmanı neye borçluyuz? Acaba ben doğarken beynimi karnında mı unuttum?”
“Büyük bir ihtimal unuttun yoksa bu kadar saf olamazdın. Ama benim zekiliğimin senin beyninle bir alakası yok.” Pes ettim. Bu kadın gerçekten çok zekiydi. Zaten zeki olmasaydı doktor olamazdı ya.
“Anne Esma hanım diyorduk.”
“Ne yapacaksın sen elin yaşlı kadınını?”
“Kendime yeni bir anne arıyorum.”
“Kızım seni kimse evlat edinmez.”
“Anne sürekli konu başka yerlere gidiyor.”
“Tamam tamam,” dedi gülerek.
“İçine mi doğdu Esma hanım yarın geliyor. Torununun doğum günüymüş.”
“Gerçekten mi?” dedim sevinçle. Annem şüpheyle kafasını salladı. “Gerçekten de neden bu kadar sevindin? Kadın yazın geldiğinde bile yanına zorla 5 dakika uğrardın. Ne oldu şimdi?”
“Ay anne birşey olmadı. Neyse ben yatmaya gidiyorum.” yine zorlanarak kalktım ve yürümeye başladım.
“Ferda ayağına ne olduğunu söylemedin,” Allah'tan Uraz'ın tişortünü çıkarmış da sargı beziyle sarmıştım ayağımı. Aksi takdirde annem bana o bez parçasının ne olduğunu sorduğunde ne diyebilirdim?
“Düştüm.” doğruydu düşmüştüm. Düşme anın biraz değişikti onu anneme anlatsam kesinlikle beni gerçek anlamda öldürürdü.
“Dikkat et kendine. Yarın okula gitme istersen.”
“Anne sen az önce ne dedin?”
“Okula gitme istersen dedim.”
“Anne kafan mı güzel? Sen böyle birşey diyorsan kıyamet yaklaştı demektir.”
“Tamam Ferda git yarın okula.”
“Asla! Bir kere gitme dedin.”
“Fikrimi değiştirmeden git gözümün önünden.” ayağımın acısına aldırmayarak odama ilerledim. Yarın okula gitmeyecektim. Cümlede ki asalete bakar mısınız? Pijamalarımı giymek için dolabımı açtım ve elime gelen pijamaları giydim. Yatağıma uzanıp kulaklığı kulağıma takarak telefonumdan müzik açtım. Müzik dinlemek bana huzur veriyordu. Sanki müzik dinlerken ruhumun diğer eşini buluyordum. Sanki kendi düşüncelerim gözümün önünden geçiyor bense onlara dokunuyordum. Kendi kalbime kendim dokunuyordum.

Şuana kadar tek birşey öğrendim. Oda kendi yaralarımı kendim acı içinde kıvranarak sarmak oldu.

Babamın ölmesi bende büyük bir etki yaratmıştı. Yani aslında ölmemişti ama sarsılmıştım. Hem yeni öğrendiğim hastalığı zaten mahfolmama neden olmuştu.. Fakat Kuzey'in gitmesi son darbeyi vurmak olmuştu. Birde ortalığı yıkıp gitmesi... Ezgi'nin ahını alarak gitmesi...

   Nefes almak için sebebim yok sayılırdı. Gülüyordum eğleniyordum fakat içimde sürekli ağlayan bir Ferda vardı. Ve bundan hiçkimseye söz edemiyordum. Konuşamıyordum. Sadece yutkunuyordum. Kelimeler boğazıma diziliyordu bense onları serbest bırakmak yerine yutkunuyordum. Kuzey kim bilir kiminle mutluydu? Kim bilir kimin kollarındaydı? Benim kadar seviyor muydu onu o kız?

  Kuzey 4 senelik platonik aşık olduğum çocuk. 7. Sınıftan beri seviyordum. Şuan ise nefret etmiyordum fakat sevmiyordum da. Nefretten fazlaydı belkide... Belkide değildi.. Bilemiyordum. Unutmuştum sonunda. Ama onun için ağladığım geceleri unutmak kesinlikle imkansızdı. Onu uzaktan izlediğim anları unutmak zaten olmayacak duaya amin demek gibi birşeydi. Fakat insan alışıyordu. Acısı azalmıyordu ama o acıyı benimsiyordu. Ben benimsemiştim. Kalbimin içinde kocaman bir acıyla yaşamayı öğrenmiştim. Kuzey kendi hayatını kurmuştu, bunda bir sorun yoktu fakat giderken benim hayatımı bir enkaza çevirmesi benim o enkazın altında kalmama neden olmuştu.

Mezarlara Ekilen Çiçekler -lavinyaWhere stories live. Discover now