•1•

22.1K 607 612
                                    

LAVİNYA
  
•1•

     Elimde ki kalemi masaya bırakarak odamın camına yaklaştım. Yarın ki matematik sınavı kesinlikle umurumda bile değildi.Ve annemin zoruyla o kadar ders çalıştıktan sonra pardon ders çalışmaya çalıştıktan sonra beynime daha fazla eziyet etmek istemiyordum.

     Yavaş adımlarla yatağıma doğru ilerledim ve yatağın altına sakladığım defteri alarak yatağın üzerine oturdum. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapatarak birkaç saniyeliğine anıların gözlerimin önün de teker teker canlanmasına izin verdim. Defterin içinde ki fotoğrafı alırken gözlerimden akan yaşı silemeden ardından gelen gözyaşıma akması için izin verdim. Babamın ölmeden önce zaman zaman birşeyler yazdığı bir defterdi bu. Boynumda ki kolyeyi okşayarak defterden bir sayfa açtım. Babam bu kolyeyi  bana verip “ Bu kolye sandığından daha değerli. Bana asla çıkarmayacağına dair söz ver.” demişti.
Neden bu kadar önemliydi bilmiyorum ama asla çıkarmayacaktım. Babam öleli 2 sene olmuştu bu defteri bugün açmamın,babam ile  yaşadıklarımızı
tek tek hatırlamamın sebebi ise o korkutucu sesti. Evet belki deliriyordum. Belki kafayı sıyırmıştım ama o ses ,o tını o kadar gerçekçiydi ki. Galiba bir psikoloğa gitsem iyi olacaktı. Çünkü bugün eve gelirken “Bana yardım et. Baban sana güveniyor.” diyen ses kesinlikle normal olamazdı etrafımda ise kimse yokken kesinlikle imkansızdı.  Defterden bir sayfa açarak sesli okudum.

“İnsanlar daha güçlü olabilmek için fedakarlık yapar. Ben fedakarlık yapamadığım için güçsüzüm.”

Ne demek istemiş anlamamıştım. Ama sözlerde ki anlamlar oldukça ağırdı.

***
   Alarmın sesi beynime beynime işlerken gözlerimi araladım.

Ey okul ,bit artık.

Uzun uğraşlarım sonucu yataktan kalkmış ve okula hazırlanmaya başlamıştım. Okulun gömleğini ve eteğini giydikten sonra ayağıma spor ayakkabılarımı giydim. Sabah uyanır uyanmaz  kahvaltı yapamazdım. Annem hâla uyuduğu için yavaş haraketlerle evden çıktım.  İkinci adımımda aklıma gelen okul çantam gözlerimi devirmeme sebep oldu. Okula çantasız giden ögrenci olarak yılın öğrencisi falan seçilmeliyim.

Gerçekten buralarda harcanıyorum.

   Çantamı alıp tekrar yola çıkmış ve bu sefer telefonumu hatırlayıp eve tekrar dönüp daha sonra tekrar ve tekrar okula gitmeye başladım. Yemin ederim Evren bile okula gitmemi istemiyor.

  Sınıfa girdiğimde Ece’nin geldiğini görmemle  tebessüm ettim. Ece’in yanına ilerlerken duyduğum sesle olduğum yere çivilendim.

“Şşt. Yardım et bana. Ferda bana yardım et. ”

Etrafıma hızlıca baktım. Ama herkes kendi işiyle uğraşıyordu. Korkudan elim ayağım titremeye başlamıştı. Koşarak sınıftan çıktım. Ece arkamdan seslenmişti ama bu şuan umursayacağım son şeydi muhtemelen.  Lavaboya girip yüzüme avuç avuç su vurdum. Gerçekten kafayı mı yiyordum?  Avucuma tekrar su alıp sertçe yüzüme çarptım. Aynada ki yansımama bakmak için başımı kaldırdığımda benim yansımamın olması gereken yerde bir erkek görünce korkuyla geriledim. Sırtımın kapıya çarpmasının acısıyla yüzümü buruşturup kapı kolunu indirdim. Fakat kapı kilitliydi. Yine o sesi duymamla korkum daha da artmıştı.

“Ferda korkma ,aynanın karşısına gel.”

Tabi ki korkuyordum. Hemde deli gibi! Yinede aynanın karşısına geçtim. “S-sen nasıl ? Aynanın içinde sen nasıl ya?”

“Korkma sen bana yardım edeceksin.”

“Nasıl?” bu nasıl oluyordu? Böyle bir şey mümkün müydü? Bedensiz ve aynanın içinde bir insan ya da bir şey. Ama görünüşte bir insandı. Açıkcası gayet yakışıklı bir insan. Evet, korkudan ne dediğimi bende bilmiyorum.

Mezarlara Ekilen Çiçekler -lavinyaDonde viven las historias. Descúbrelo ahora