•5•

4.8K 290 119
                                    

•5•

  Çatı katının penceresinin yanına geldiğimizde bitişiğindeki sondan üçüncü tuğlaya parmaklarımı dokundurdum. Ne anlama geliyordu ki? Bu tuğlanın ne özelliği vardı?

“Lavinya yüzyılda bir kere açar ve güçleri kullanılmadığı sürece asla kurumazmış.” Uraz konuşunca bakışlarımı ona çevirdim.
“Baban en son çıkan çiçeği bulmuş. Ve saklamış. Yanımıza geldiği  bir kaç ayda anlattığı kadar şey biliyoruz. Baban nereye sakladığını hatırlayamıyor. Hatırlamaması sorun değildi tâki Soykanlar bu çiçeğin peşine düşene kadar.”

“Soykanlar kim?”
“Kötüler.”
“Bilmem farkında mısınız ama burası Türkiye, burada trafikte kavga çıkar birbirlerine levyeyle dalarlar. Yolda tanış görüldüğü zaman şaka olsun diye araba onun üstüne sürülür. Grupça yemeğe gidildiği zaman hesabı ben ödeyeceğim kavgaları olur. Doğaüstü güçleri olan insanlar lavinya için birbirlerine düşman olmaz. Siz Amerikaya falan gidin yanlış yerdesiniz.” ukalaca bir gülümseme yerleştirdi suratına.
“Baban türk diye biliyorum.” Yanıma eğilerek tuğlanın aralarına parmaklarını soktu fakat birşey bulamamıştı.
“Yok birşey bence.” dedim. Gözlerim tekrar dolmaya başlamıstı. Kolyemin parladığını farkedince Uraz'a baktım. “Uraz kolyem parlıyor!”
“Ciddi misin? Bende araba farı sanmıştım.” gözlerimi devirdim.
“Neden parlıyor ki?” dedim kolyeme bakarak
“Bilmiyorum.” parmaklarımla üçüncü tuğlanın yanındaki tuğlaları yoklamaya başladım. Elime gelen uzun bir zincir hissedince ilk başta korksamda zincir olduğunu anlayınca sakinleşmiştim. Zincirin ucunda bir anahtar vardı.Zinciri Uraz'a verdim.
“Bu ne?”
“Bilmiyorum.” çok açıklayı görüyorsunuz.
“Belki babamın odasına gidersek başka şeyler buluruz.”

Uraz önden giderken ben yavaş adımlarla arkasından ileliyordum. Annemin sesini duyunca olduğum yerde çivilendim. Sesi mutfaltan geliyordu. Kendime geldiğimde koşarak mutfağa gittim.

“Ferda nerdesin? Odanda da yoktun.” Uraz ortalıkta gözükmüyordu. Umarım annemin uyandığını farketmiştir. Annemin yanaklarını sıktım.
“Oy oy sen beni mi merak ettin?”
“Ferda ağzına bir tane geçireceğim şimdi. Nerdesin diyorum?”
“Of anne ya çatı katında hava alıyordum.”
“Çatı katında bu saatte ancak belanı arıyor olabilirsin benim gerizekalı kızım.”
“Anneciğim uyanır uyanmaz ne bu enerji?’ anneme elimden geldiğince iyi kız imajı çizmem gerekiyordu. Aksi taktirde Uraz'a anlattığım hikaye her an gerçekleşebilirdi.

“Uyumayacak mısın?” dedim anneme uyumasını dileyerek.
“Uyuyacağım tabi. Biz insanlar geceleri uyuyoruz.”
“Anne içinde ki liseliyi susturur musun? Bana sürekli laf sokuyorda.” Annem beni tınlamayıp odasına ilerledi. Bende koşarak odama geçtim. Annemin odasının kapanma sesini duymamla babamın çalışma odasına geçmek için odamdan çıktım. Kapının kolunu indirmeme rağmen kapı açılmıyordu. Yani kapı kitliydi. Mükemmel zekam bunu kavradığına göre gerizekalı değildim. Annem ve Uraz kesinlikle saçmalıyorlardı.
 
Büyük ihtimalle Uraz annemin uyandığını farkedince gitmişti. Gözümün kararmasıyla elimle duvara tutunup yavaşca kapıya sırtımı yasladım. Görüş alanım yavaş yavaş düzene girerken kapının açılmasıyla kendimi düşerken buldum. Kolumda ve belimdeki baskı düşmeme engel olduğunda sırtım bir göğüse yaslandı. Kafamı çevirdiğimde Uraz’ın bakışları bana aptal olduğumu haykırıyordu. Vücudumu ona doğru çevirmeme  izin vermişti fakat belimde ki eli hâla belimdeydi. Uraz gereğinden fazla etkileyici hareketlere ve yüz hatlarına sahip olduğu için her kız kolaylıkla etkilenebilirdi. Fakat benim bana gerizekalı olduğumu yüzüme yüzüme söyleyen ve bakışlarıyla küçümseyen birinden etkilenmeye hiç niyetim yoktu. Bakışlarımı gözlerine değil arkasında ki duvara sabitlemiştim fakat Uraz bana bakmaktan hiç çekinmiyordu.
“Artık ellerini belimden çeksen de kollarının arasından çıksam.”

Mezarlara Ekilen Çiçekler -lavinyaWhere stories live. Discover now