29. Bölüm

5.5K 609 112
                                    


Selamunaleykum canlar. ❤❤❤

Güzel Okumalar... ❤❤❤


Birden geldin aklıma yakıverdin ışıkları

Hayret ettim kalbime bazen mutluluktan

Tuna Kiremitçi


24 yıllık hayatımda zorlandığım zamanlar oldu. Hasta olduğum, çocuklardan dolayı çok yorulduğum, sabrımın tükendiği, üzücü anlar yaşadım. Hepsini bir şekilde atlattım. Ama tuzlu kahve gibi korkunç bir şeyi kolaylıkla atlatabileceğimi düşünmüyorum. Üzerine üç dilim baklava, beş tane sarma, bir büyük dilim su böreği ve üç bardak şekerli çay içtim ama tadını damağımdan asla götüremedim. Bu ne illet, ne korkunç bir şeydi.

Halbuki her şey çok güzel başlamıştı. Sevgili Leyla ile hayatımızda atacağımız en güzel adımın ilk noktasıydı. Ailecek kız istemeye gidecektik. Benim için her şey son derece heyecanlıydı. Daha uyandığım ilk an kalp çarpıntım başlamıştı. Herkes sanıyor ki erkek adam böyle şeylere heyecanlanmaz, elleri terlemez. Bütün heyecanları dibine kadar yaşıyordum.

Evdeki telaş sabahın erken saatlerinde başlamıştı. Annem daha sabahın yedisinde hepimizi ayağa dikmişti. Normal zamanda yedide uyanmak işkenceyken bugünkü hengamede olay daha başka yerlere gitmişti. Kahvaltısını gözleri kapalı yapıp sızlanan ikizler tayfası vardı bir kere. Onlara ters ters bakıp, 'Adam gibi yiyin şunları evladım,' diyen bir babam ile bana zorla tahin pekmez yediren annem.

Neden tahin pekmez anne, neden?

Bugün el üstünde tutulmam gerekiyordu ancak sevgili ailem bunun çok farkında değildi. Kızların kıyafetinin terziden alınması gerekiyordu ve ortada onca adam varken bunu yapan kişi bendim. Neyse ki Furkan muhteşem bir kardeşlik örneği göstererek benimle gelmişti. Yağız'la Yiğit zaten günün ciddiyetinin asla farkında değildi ve arkadaşlarıyla PES atmaya gitmişti.

Bunun üzerine 'Pes artık,' derdim ancak esprilerimin kalitesini ikizler yüzünden bozmak istemiyorum. Evdeki ikizler güruhunun üzerime oynadığı oyunların farkındaydım ancak bunların hesabını sonra soracaktım.

Leyla ile gün içerisinde çok fazla konuşamamıştık. O çok meşguldü, mantıklı meşguliyetlerdi bunlar. Ben ise gereksiz yere meşgul edilmiştim. Sadece bir kez konuşabilmiştik, sesinden gelen heyecan bendeki heyecanın daha da artmasına sebep olmuştu.

Şöyle durumlarda heyecanın sabitlenmesi için yapılabilecek herhangi bir yöntem var mıdır? Eğer varsa üzerimde acilen uygulanması gerekiyor.

İki dirhem bir çekirdek giyip bizimkilerin karşısına çıktığımda annem direk ağlamaya başladı. Muhtemelen bir haftadır o gözyaşları stokta bekliyordu. Anneme gidip sarıldım, sonra odadakilere döndüm. Birinci dereceden akrabaların hepsi bizim evde toplanmıştı. Tam olarak ana baba günüydü.

"Eeee, nasıl olmuşum," dediğimde odanın dört bir yanından, "Benim evladım zaten hep yakışıklıydı, aslan Ertuğrul, işte damat böyle olunur," şeklinde övgüler aldım.

Övüleceğinden emin olarak sorulan soruların cevaplarını dinlemek dünyanın en keyifli şeyi olabilirdi.

Herkes bizim evde toplandığında yola çıktık. Heyecanım o kadar büyüktü ki bunu sessiz kalarak azaltmaya çalışıyordum. Benim dışımda herkesin keyfi epey yerindeydi. Arabada çalan şarkılara bizimkiler eşlik edip arada beni dürtüyorlardı. Ve tabi ki damat havası açmışlardı. Bir de mehter marşını.

Bir Leyla HikayesiWhere stories live. Discover now