13. Bölüm

7.2K 806 251
                                    

Selamunaleykum canlar.

Güzel Okumalar... ❤❤❤

***

Sevdiğin kızla nerede karşılaşmak isterseniz diye sorsanız heryer derdim. Onu görmek için denediğim yolları zaten biliyorsunuz. Kırk takla atıp kırk fırın ekmek yedim. Ve sonra bir yerde, farkında olmadan yaptığım şeyle bir anda Leyla bizim okulda öğretmenliğe başladı. Ya da kader bizim için ağlarını örmeye başlamıştı. Dünyadaki bütün şanslar toplanmış ve benim için çalışmış gibiydi. Onlara minnettardım.

Ama birde karşılaşmak istemeyeceğim yerler listesi vardı. Aslında listeden ziyade kişilerdi bunlar. Mesela dalga geçme, gevezelik ve rezil etme potansiyeli olan ikizler vardı. Ya da annem. İyi niyetinden yapsa da başıma fena halde belalar sarabilir, Leyla'nın herşeyi saçma bir şekilde öğrenmesine sebep olabilirdi. Ve başıma gelebilecek en kötü şey gelmiş, ikizler yanımdayken Leyla ile karşılaşmıştım. Yiğit ve Yağız olsa durumu bir şekilde idare edebilirdim ancak kızlar olunca iş değişiyor ve tamamiyle benim aleyhime dönüyordu. O az önce bahsettiğim şanslar ruhuma Fatiha okuyordu.

"Öğretmeniiiim, sizde mi gezmeye geldiniz?"

Ece yanıma vardığında onun boyuna varabilmek için dizlerimin üzerine çöktüm. Ve bana sımsıkı sarıldı. Çocukların bu kadar büyük bir sevgiye sahip olmaları beni yıllar geçse bile şaşırtmaya devam edecekti. Keşke herkes onlar gibi büyük sevse diye düşünerek yanımıza gelen Leyla'ya baktım. Beyaz bir gömlek giymişti, iki omzundan askılar turkuaz rengindeki eteğine tutturulmuştu. Daha ne kadar şirin gözükebilirdi bilmiyordum. Harbi, en çok hangi haline aşık olmuştum ondan da bi haberdim. Sakin, sevimli, cana yakın hallerini görmüştüm. Şimdi giydiği kıyafeti ve gülüşü ile listeye şirinlik eklenmişti. O Şirin olduysa bende Ferhat olurdum. Mecnunlukta yüksek lisans yapmıştım sonuçta.

"Merhaba Ece, nasılsın?" deyip kucağıma aldım Ece'yi. Bana sımsıkı sarılarak teyzesine dönmüştü. "Teyze bak iyiki geldik, öğretmenimde buradaymış," Tekrar bana dönüp meraklı gözlerle baktı. "Sizde mi lunapark'a geldiniz?"

Leyla ile gülerken Ece bize şaşkın gözlerle baktı. Birlikte gülmemize sebep olduğu şey için Ece'nin yıl sonu karnesindeki tüm notlara gözüm kapalı pekiyi verebilirdim. Hatta pekiyi yetmezse 'en iyi' diye bir not bile uydurulabilirdi. Ama öyle birşey yapmayacaktım. Prensipli bir öğretmendim ve iş ile aşkı karıştırmayacaktım.

Gerçi daha ne kadar karışmayacaksa. Aşureden hallice olduk bildiğin.

"Burada lunapark mı vardı? Ben neden görmedim?"

Elini çenesine koyup düşündü. "Çocuk lunaparkı var burada, sen çok büyüksün, giremezsin."

"Tüh ya," diyerek üzülmüş gibi yaptım. "Birlikte çarpışan arabaya binerdik, bende çok severim lunaparkları." Bakışlarımı Leyla'ya çevirdim. İlgiyle bizi izliyordu. Muhtemelen her seferinde benim nasıl böyle bir adam olduğumu sorguluyordu. İnsan her Allah'ın günü erkek anaokulu öğretmeniyle karşılaşmıyordu. Bence beni görmek soyu tükenmekte olan imparator penguenleri görmekle eş değerdi. Kıymetimizi bilmeleri lazımdı. Yoksa gidiciydik Allah muhafaza.

"Nasılsın Leyla?" dedim, ardından söylediğim şeyin farkına vararak "Hocam," diye ekledim. Hayır, okul sınırları bitti diye hocalıktan istifa mı etmiş oluyor kız? Hemen yelkenleri suya indirmeler, rahatlamalar. "Fazla rahatlık insanı rahatsız eder." demiş Çin'lerin ataları. Adamlar herşeyin piri, bunu da biliyorlar tabi. Aşk hayatım için bir söz söylemeseler eksik kalırlardı.

Bir Leyla HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin