28. Bölüm

5.1K 617 118
                                    


Seviyorum seni , 'yaşıyoruz çok şükür' der gibi.

Nazım Hikmet


Selamunaleykum canlar. ❤❤❤

Güzel Okumalar... ❤❤❤


"Ertuğrul hocam?"

Seslerin gücü ve hafızası vardır. Bazı sesler sizi rahatsız eder, tınısını ya da hatırlattıklarını sevmezsiniz. Bazıları ise aklınıza kazınmıştır, duymaktan bıkmazsınız. Bu bazen bir melodi bazen de bir insanın sesi olabilir. İşte Leyla bana seslendiğinde düşündüğüm tek şey hayatımın her anında onun sesini duymak istediğimdi. Tıpkı şu andaki gibi ses tonu yumuşak olmadığı zamanlarda bile.

"Sınıfa bir giriyorum ortada hiç çocuk yok. Hepsi birden anlaşıp okulu ekmek için daha küçük diye düşünüp stajyere soruyorum ve öğreniyorum ki Ertuğrul hoca bugün sınıfları birleştirmiş. Sebebi neydi acaba?" Kollarını önünde kavuşturup benden cevap beklercesine bakışlarını üzerime dikti.

"Çocuklar biraz kaynaşsın dedim, kötü mü etmişim," dedim sırıtarak. Amacım bütün sevimliliğimi kullanıp Leyla'yı ikna etmekti. Leyla başını sallayıp güldü, "İyi kaynaşsınlar bakalım. Ama emrivakilerden çok hoşlanmadığımı söylemem lazım."

"Bunu aklımın köşesine not ediyorum," dedim ciddiyetle. Emrivakiler her zaman kötü şeyler değillerdi, birinin bunu Leyla'ya öğretmesi gerekiyordu. O biri de ben olabilirdim.

Çocuklara yaptıracağım etkinlik için hazırladığım eşyaları alıp sınıfa gittim. Normalden iki katı öğrenci sınıfta olduğu için koridorun sonundan bile sesleri duyuluyordu. Sınıfa girdiğimde Leyla ve stajyer öğretmenin sınıfı kontrol etmeye çalıştığını gördüm. Bu beni az da olsa güldüren bir durumdu ancak Leyla'nın ciddi bakışları ile karşılaşınca hazır ola geçip sınıfı idare etmek için ona yardıma gittim. Stajyer öğrenci benim gelişimle sınıftan çıkmıştı. Çocukları yerlerine teker teker oturtup Leyla'nın yanına, sınıfın tam karşısına geçtim. Herkes meraklı gözlerle bana bakıyordu. Leyla'da dahil.

"Evet çocuklar, bugün diğer günlerden farklı bir gün. Bugün sevgi günü. Sevgi sadece bir güne sığdırılacak bir şey değil ancak özel günler güzeldir, sevdiklerinizi hatırlamanızı sağlar."

Ön sıralardan Ceylan'ın parmağını kaldırmasıyla ona döndüm. Ayağa kalktı, kıvrılan eteğini düzeltti ve bakışlarını bana çevirdi. "Öğretmenim, insanlar sevdiklerini unutur mu?"

Leyla'yla aynı anda bakışlarımızı birbirimize çevirdik. Benim yüzümde olduğunu düşündüğüm aynı şaşkın bakış onda da vardı. Kafamı sallayarak sınıfa döndüm. "Unutmaz tabi ki."

"Ama öğretmenim, siz özel günlerin bize sevdiklerimizi hatırlatacağını söylediniz. Unutmuşuz ki hatırlıyoruz."

Çocukların yanında söylediğiniz bir kelime bile her an aleyhinize delil olarak dönebilirdi. Onlarla birlikteyken her söylediğinizi dikkatle tartıp söylemek zorundaydınız. Duymazlar ya da anlamazlar diye bir şey yoktu. Onların her yerde gözleri ve kulakları vardı.

"Haklısın. Aslında sevgi unutulacak bir şey değil. Sevgi her an hissetmemiz, yaşamamız gereken bir duygu. Ama bazen biz büyükler sevdiğimiz insanları daha çok mutlu etmek için bazı hatırlatmalara ihtiyaç duyabiliyoruz. Sevgi günü de onun gibi bir şey." deyip Ceylan'a gülümsedim. Bütün yüzlerin heyecanla bana baktığını görünce gülümsedim. İşimde en çok sevdiğim şey buydu. Çok yorulsanız, sabrınız son demlerine gelse bile heyecanlı ya da gülen bir surat bütün enerjinizi geri getirebiliyordu.

Bir Leyla HikayesiWhere stories live. Discover now