5. Bölüm

13.8K 1.3K 574
                                    


Selamunaleykum canlar. ❤

Güzel Okumalar... ❤❤❤


Bir gülüşünle başladı yüreğimde fırtına 

Bana hiç danışmadan aşk kapımda. 

Buray-Mecnun          

***       

Gözlerimin gördüğüne inanmayı tüm kalbimle kabul ederken aklımı bu üstün ancak aynı derecede çılgın fikir sebebiyle tebrik ettim. Dışarıdan bakıldığında mantıksız görünen bu fikrim sebebiyle şuan Leyla tam karşımda gülümseyerek bana bakıyordu.

Bana gülümseyerek bakmasında hiç sıkıntı yok. Sebebi yeğeninin öğretmeni oluşum olsa bile. Gülmek güzeldir.

Gerçi o benim karşımda böyle dururken velilerle nasıl konuşma yapacağıma dair herhangi bir bilgiye sahip değilim. Yıllardır süregelen topluluk önünde rahat konuşabilme özelliğime darbe vurulacak gibi gözüküyor. İşin bu kısmını düşünmemiştim tabi ki. 

Her neyse, gelin size bugünü baştan anlatayım. Zaferimi kutlamak için çok sayıda insana ihtiyacım var.

"Zafer kutlamak" deyince sizinde aklınıza Yalın'ın Zalim şarkısının "Ellerine sağlık, hadi kutla bu zafer senin," kısmı gelmiyor mu? Benim geliyor. Ki bence şu anki duruma da çok güzel uyuyor.

Ellerime sağlık.

Bugünün önemli gün oluşu sebebiyle -öyle olmasını ummam sebebiyle- hazırlanmam normalden biraz daha uzun sürmüştü. Bugün mavi spor ceketimi dolaptan çıkarma günüydü. Tabi kendi dolabımda bulabilseydim hayatım kuşların cıvıldadığı, çiçeklerin açtığı bir yer olabilirdi. Evde aynı yaşa yakın üç tane erkek olduğu için rekabet büyüktü. Kıyafetlerimi paylaşmayı hiç sevmeyen ben ve benim kıyafetlerimi giymeyi çok seven Yağız ve Yiğit. Nasıl bir üçgenin içinde kaldığınızın farkındasınızdır. Bermuda şeytan üçgeni bile bu etkileşim içerisinde yer almazdı, eminim.

'Biraz gezmenizden kesip kendinize iki parça kıyafet alın,' gibi nezaketle uzaktan yakından alakası olmayan, erkek kardeşler arasındaki "oğlum bak," muhabbetinin çok sık yaşandığı bir durumdu bu kıyafet olayı. Çocukların çok sevdiği çizgi film kahramanı Kukuli'nin dediği gibi 'Paylaşmak güzeldi,' ancak o paylaşılan benim kıyafetim değilse. Benim özel hayatıma olan sıfır saygının kıyafetlerim içinde geçerli olmaması için çok savaşıyorum. Ama yine ne oluyor bitiyor ceketim ikizlerin dolabından çıkıyor. Hatta bazen giymeyi düşündüğüm kıyafeti onların üzerinde görebiliyorum.

Sabır taşı denen şey bizim evin altından çıkartılıyor bilmiyor muydunuz?

Hazırlanmamın neden normalden on kat daha uzun sürdüğünü de bu sayede anlamış oldunuz. Yine de sinirlerimi bozmadan güne annemin ekmeğe sürdüğü pekmezle başlayacağım. Bugün ona bile itiraz etmeyi düşünmüyorum. "Bir şeyi kırk kere söylersen olur," sözünü "Bir şeyi kırk kere düşünürsen olur," olarak güncelledim ve bu nedenle evdeki kimseyle ilişki kurmuyorum. Ki evde sadece karşısındakine bir şeyler anlatmayı çok seven annem olduğu için bu ona büyük bir fırsat olmuştu. Bir ara geçmişte babaannemle yaşadıklarını anlatmaya girmişti -konu oraya hangi ara ve bu kadar kısa sürede nasıl geldi hiç bilmiyorum. Kadıncağızı dinleyen bir insan yok ki doya doya anlatsın - artık benim için tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Zaman sıvışma zamanıydı.

Bir Leyla HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin