~31.BÖLÜM~

102K 3.8K 511
                                    

Bazı anlar vardır, tarifi yok. Hisler karışık, düşünceler saf dışı. Hayatımda ilk defa birisine seni seviyorum demiştim, bu konuda ciddiyim. Bana o cümleyi kullandıktan sonra kendimi bulutların üstünde hissettirmişti.

Sol tarafıma döndüm, Burak'a baktım. Keyfi yerinde gibiydi. Kafamı önüme çevirip karanlığa ve sessizliğe bürünmüş yolu izlemeye başladım.

Bir sürenin sonunda araba durdu, gözlerimi dalıp gittikleri yerlerden aldım. Burak arabadan inince camdan dışarıya baktım. Bir otelin önünde durmuştuk. Arabanın kapısını açıp dışarıya çıktım.

"Niye buraya geldik?"

Bana baygın baygın baktı.

"Annem beni bu halde görmese daha iyi."

Elini ağzına kapatıp esnedi. Gözlerini açtığında kızardıklarını gördüm.

"Uykum geldi, hadi."

Bileğimi tutup seri adımlarla otelin içerisine girdi, peşinden de beni sürükledi. Resepsiyona geldiğimizde bileğimi bırakarak tezgâha yaslandı. Yeni tıraş olduğu belli olan yirmili yaşlardaki pürüzsüz yanaklı, iri ela gözlü, kepçe kulaklı, gözlerinde samimi bir ifade ve dinçliğin olduğu resepsiyon karşımızda belirip "Hoşgeldiniz efendim." diyerek gülümsedi.

"Hoşbulduk. Biz bir oda istiyoruz ama rezervimiz yok."

"Bir kaç odamız boş. Kimlik ve evlilik cüzdanını verirseniz..."

Burak cebinden nüfus cüzdanını çıkarırken ben de kendi nüfus cüzdanımla beraber evlilik cüzdanını çıkardım. Resepsiyondaki adam gülümsemeye devam ederek işlemleri yaptı.

"Hayırlı olsun yeni evlenmişsiniz."

Burak'a baktığımda göz göze geldik. Dudaklarımızda belirsiz bir tebessüm oluştu. Adam, yüzündeki ifadeyi bozmadan oda kartını bana uzattı. Burak'la beraber asansörlere doğru yürüdük. Yan yana duran asansör kapılarından tekine ulaştığımızda, tuşa basıp duvara yaslandı ve gözlerini kapattı. Bir dakika geçmeden asansörün kapıları açıldı. Burak afallayınca dudaklarımdaki tebessüm genişledi. Duvardan bedenini ayırırken gözlerini ovuşturdu. Elini gözünden çekip kızaran gözleriyle bana baktı ve koluma girdi, başını omzuma koydu.

"Burak ne yapıyorsun? Kafan çok ağır!"

Bana cevap vermedi. Gözlerimi kapatarak nefes alışverişlerimi hızlandırdım. Tam ağırlığını vermese de kafası ağırdı ve yürümem zorlaşıyordu. Gözlerimi açarak kapanmak üzere olan asansörün içine girdim, peşi sıram Burak da geldi. Asansöre bindiğimizde asansörün duvarına yaslanarak kafasını geri attı ve gözlerini kapattı. Bu adam, uykucunun teki, gerçekten.

Üç dört saniyenin ardından asansörün kapıları açıldı.

"Burak?"

Hâlâ aynı pozisyondaydı, hiç istifimi bozmadım. Koluna girerek onu asansörden dışarıya çıkardım. Başını omzuma tekrar koyunca sakin kalmaya biraz daha fazla önem verdim. Sakin Suada, sakin!

Uzun ve geniş olan koridorlardan yürüyerek 37 nolu odaya geldik. Kartı kapıya tutup açarak içeriye girdim, omzumda uyuklayan Burak da benimle beraber girdi. Odanın ortasında duran geniş yatağa doğru yürüdüm. Burak benden ayrılıp kendini yüzüstü yatağa atınca içimdeki nefesi dışarıya bıraktım.

"Burak?"

"Hı?"

Yüzüstü yattığından dolayı boğuk çıkan sesine takılmadım.

"Şu ayakkabını falan çıkar."

Cevap vermedi. Harika. Başörtümü çıkarıp iki kat katladım ve sandalyenin başına astım. İç başörtümü de çıkarıp masaya koydum ve saçlarımın arasından elimi geçirdim. Şimdi ne yapacaktım? Yanımda pijama falan da yoktu ki.

MÜSTAKBELİMWhere stories live. Discover now