~23. BÖLÜM~

110K 3.9K 568
                                    

"Suada? Orada mısın?"

Burak bana ısrarlı bakışlarıyla camımın ardından bakarken, Etka benden bir cevap bekliyordu. Camım bir kere daha tıklatılmaya gerek görülmedi, Burak kapımı açtı. Bende Burak'la eş zamanda telefonun kapa tuşuna aceleyle üst üste iki kere bastım.

"Ne oluyor? Kim o?"

Gözlerini telefonuma doğrulttu. Hiçbir cevap vermeden, dudaklarımı yukarıya kaldırmayı çabaladım ama bunu başardığım söylenemezdi.

"Kimdi o?"

"Sen niye gelmiştin?" dedim konuyu dağıtmak istercesine.

Arabanın içine eğildi. Gözleri yüzümde dolaşıyor, bakışları rahatsız ediyordu. Alt dudağımı dişlerimin arasına sıkıştırdım. Eğer beni biraz daha bu konu hakkında zorlarsa, istemeye istemeye de olsa yalan söylemek zorunda kalacağımdan korkuyordum. Çünkü ona Etka aradı desem ve Etka'nın, kavga ettiği adam olduğunu öğrense ne benim ne de Etka'nın açısından iyi şeyler olurdu.

"Bir yerlere gideriz diye düşünmüştüm. Seni almaya geliyordum ama arabanı görünce..."

Sözlerinin devamını, benim onu anladığımı düşünerek devam ettirmedi. Şükürler olsun ki beni telefon konusunda zorlamadı.

"Derslerime çalışmam gerek, olmaz." dedim. Bir an için göz göze geldik, bana hayal kırıklığıyla baktı. Arabamın içinden doğruldu ve ellerini kapının iki yanından çekti. Aklıma Ayşe olayı düştü ama dünden beri yaptığım şekilde umursamamaya devam ettim. Geçmişine hiçbir şey yapamazdım ve benden özür dilemesini de beklemiyordum. Çünkü böyle bir şeyi o egosuyla asla yapmazdı.

"Birlikte çalışabiliriz." dedi. Sırf benimle olabilmek için bunları söylediğinin farkındaydım. Tıpla alakası bile yoktu, mimarlık okumamış mıydı?

"Ben tek başıma çalışsam daha iyi olur."

Bir şey demesine fırsat vermeden arabanın kapısını kapattım. Onu arkamda bırakarak siteye girdim.

***

Çatalımdaki ete bakarak ağzıma yönlendirdim. Sanırım ilk defa akşam yemeğinde bu kadar huzursuzdum. Babam, her zamanki baş sandalyeye kurulmuş keyifsizce yemeğini yerken, annem, babamın yanındaki sandalyesinde heyecandan yerinde duramıyor gibiydi. Ben ise babamım diğer yanındaki sandalyeye oturmuş, karşımda mutluluktan yüzünde güller açan annemi donuk bakışlarımla izliyordum. Buket Teyze ise benim yanıma oturmuş, aynı babam gibi mutluluktan uzak bir yemek yiyordu.

"Ne oluyor size? Herkesin yüzü beş karış! Yarın Suada evleniyor Emir! Kızımız."

Babam, tabağından başını yavaşça kaldırıp anneme baktı ve "Evet." dedi kuru bir ses tonuyla.

"Niye böylesin? Bizim bilmediğimiz bir şey mi oldu yoksa?"

Annem huzursuzlanmaya başlayınca, babam gülmeye çalıştı.

"Ne olacak hanım? Sadece biricik kızımız evleniyor. O benim tek çocuğum ve kız. Elin adamına gelin vermek kolay mı sanıyorsun?"

Hemde psikopatın tekine demek istesemde, ağzıma bir parça ekmek tıkıştırarak bunu engelledim.

"Aman canım sende! Burak oğlum çok iyi bir çocuk. Ben onu oğlum gibi görüyorken sen niye böylesin? Bak, senin yüzünden Suada da mutsuz oluyor."

Çatalıma yeni taktığım ete bakışlarımı dikerek fısıldadım;

"Ne demezsin."

"Bir şey mi dedin kızım?"

MÜSTAKBELİMWhere stories live. Discover now