~13. BÖLÜM~

119K 4.6K 837
                                    

"Kızım..."

Ukala gülümsemesine karşın, çenem kaskatı olacak bir şekilde dişlerimi sıkarak baktığım Burak'a, annemin tek kelimesiyle bakmayı kestim ve anneme döndürdüm gözlerimi. Gözlerinin hedefine odaklandığımda; karşımda sinirlenmiş ama bu sinirini yutmaya çalışan, öksürük krizindeki bir adam kadar kıpkırmızı olmuş çehresiyle Burak'a bakan bir adam gördüm: Babam!

Elektrik hatları kadar gerilmiş bu ortamda daha fazla durmak istemedim. Yerden telefonumu alıp merdivenlerden ses çıkartmamaya çalışarak odama çıktım. Kapımın önüne geldiğimde sıkıntıyla kapımı açtım ve kapatıp yavaşça kilitledim. Onun buraya gelmesi büyük olasıydı ve ben buraya gelmesini tabii ki de istemezdim. Hâlâ ayakta dikilirken, derin bir nefes alıp yavaşça verdim. Yatağıma doğru yürüdüm. Eşofmanlarımı giydim ve dağınık bir topuz yaptım. Yatağıma bağdaş kurarak oturduktan sonra kulaklığımı taktım. Bir derginin bu ayını alıp okumaya başladım. Beş dakika geçmemişti ki sesini az açtığım kulaklığımı çıkarıp, tıklatılan kapıya odaklandım.

"Efendim?"

"Gelebilir miyim?"

Alnıma, sağ elimin avuç içiyle vurdum.

"Hayır."

Yavaşça kapı kolu döndü ve tabii ki kapı açılmadı. İç çektiğini duydum.

"Aç."

Yanaklarımı şişirdim. Açmak istemediğim için kilitlediğim bir kapıyı, açacak değildim.

"Müsait değilim. Lütfen gider misin?"

Cevap gelmedi. Bir iki saniye daha durdum. Ama yok, gerçekten de ne bir cevap ne de bir ses geliyordu. Bunun üzerine rahatlıkla arkama yaslandım. Tekrar kulaklığımı kulağıma taktım. Bir dakika geçmeden, alışkın olduğum mesaj sesi kulaklarımı doldurdu.

Gönderen: Dengesiz Herif

-Müsait değil misin? Güldürme beni.

Mesajı iki kere okuduktan sonra, herhangi bir tepki veremedim. Gözlerim, balkonun ve pencerenin kapılarına ilişti. Kahretsin! Balkonun kapısı açık! Bir hışımla feracemi giyinip şalımı taktım ve balkonun kapısını kapattım. Perdeleri de sıkı sıkıya kapattıktan sonra yatağıma geri döndüm. Tanıdık mesaj sesi tekrar odamı çınlattı.

Gönderen: Dengesiz Herif

-Böyle kurtulacağını mı sanıyorsun? Balkon kapını ve perdeleri kapatarak?

Gözlerimi yuvalarından çıkacak kadar büyülttüm. Beni mi izliyordu bu? Telefonu yatağa fırlatır fırlatmaz balkon kapısını açtım. Balkona adımımı atmıştım ki belimde bir el hissettim. Anında iki elimle bu koca cüsseli bedeni ittirmeye çalıştım. Bu sırada, tanımadığım el beni kendine yaklaştırırken, çığlıklarımı diğer eliyle içime tıkıyordu. Karanlıkta gözlerimi bir kaç defa kırpıştırdım ve bana iki üç santim uzaklıktaki Burak'ı gördüm. Ellerimle iri bedenini tekrar ittirmeye çalıştım. Kahretsin! Ne diye çıkmıştım ki ben balkona!

"Elimi çekeceğim ama bağırmak yok."

Kafamı hızlıca aşağı yukarı salladım. Elini yavaşça çekti, bende kollarımı bedeninden çekip anında geriledim. Sağ elimi kaldırıp tokat atacakken bileğimi havada yakaladı.

"Bir daha buna izin vermem."

Kaşlarımı çattım. Bileğimi parmaklarının arasından çekmeye çalıştım.

"Bırak!"

Kısık sesle bağırdım ve kendimi geriye doğru ittim. Aramıza mesafe koyduğumda rahatlamıştım. Sonradan ne yaptığımın farkına vardım. Eğer izin verseydi, yine ona tokat atacaktım. Geçen sefer, kafede, ona tokat atınca pişman olmamış mıydım? Öfkeme yenik düşmek, benim için çok kolay oluyordu.

MÜSTAKBELİMWhere stories live. Discover now