~10 BÖLÜM~

114K 4.6K 143
                                    

Kolumdaki elinden sıyrılıp arkamı ona döndüm. Buna izin verse de kapı kolunu kavradığımda sesi kulaklarımda uğuldadı;

"Gerçeklerden kaçmamalısın."

Sesindeki sakin tonla vücudum daha da gerildi. Ben nasıl bu adamla evlenirdim?

Gözlerim dolmaya başladı. Sağ gözümden koca bir damla aşağı doğru yuvarlanırken, elimin tersiyle sertçe yanağımı sildim. Hayır, onun yanında ağlayamazdım. Hiç bir insanın yanında ağlamazdım. Arkamda durduğu için beni görmüyordu ve bu benim için oldukça iyi bir şeydi. Çivilenmiş olduğum yerden ayaklarımı ayırdığım gibi koşarcasına kapıyı çarpıp çıktım. Dengemi sağlayamayıp düşecekken, duvardan elimle destek aldım ve bu ihtimali gözden çıkardım. Gözlerimdeki yaşlar, özgürlüğünü istiyordu ve benim onlara karşı çıkacak gücüm, şişenin dibindeki son damla misaliydi. Burnumdaki sızı, şiddetini kat be kat artırırken ağlamamak için kendimi sıkar duruma gelmiştim. Ağlayamazdım! Hayır! Şimdi değil. Sil şu akılsız gözyaşlarını ve dik dur Suada. Sen güçsüz bir kız değilsin.

İç sesim, bir anne misali beni uyarırken ben de onu bir evlat misali dinledim ve bina çıkışına doğru yürüdüm.

***

Yatağımın üzerinde duran süs yastıklarından bir tanesini alıp, duvara fırlattım.

"İstemiyorum diyorum, istemiyorum!"

Odamı darmadağın ederken, ufak çaplı bir sinir krizi geçirmeye son yarım saattir devam ediyordum. Tükenmiştim.

"Senden nefret ediyorum Burak! Senden nefret ediyorum! "

"Suada, aç kapıyı kızım. Aç..."

Kapıma dayanıp kalmış anneme, kapıyı açmamakta ısrar ediyordum. Engel olabilirdi bu evliliğe değil mi? Niye engel olmuyorsun o zaman anne? Neden? Ayağımı yere vurup bağırarak söylenmeye devam ettim;

"Ben onunla asla evlenmem. Evlenemem! Neden hiçbiriniz beni umursamıyor?!"

Dizlerimin üstüne çöküp, saçlarımı çekiştirmeye başladım. Dizlerimin üzerinden yavaşça yere oturdum ve dizlerimi kendime çekerek sessizce ağlamaya devam ettim.

"Suada? Kızım iyi misin?"

Çok güzel. Hatta mükemmel. Babam gelmişti. Ama asıl onunla konuşmalıydım. Evet! Babam, Burak'ın içki içtiğini duyunca asla izin vermez bu evliliğe. Hatta sahildeki olayı anlatmama gerek bile kalmazdı.

Heyecanla, odamın kilitli kapısına koştum ve kilidi iki tur çevirip kapıyı açtım. Babamın şaşkınlıkla acıma harmanlanmış mavi gözlerine aldırmadan konuşmaya başladım;

"İstemiyorum baba. İstemiyorum anlıyor musun, istemiyorum."

Babam bana şefkatle bakarak, yüzümü pamuk gibi yumuşacık ellerinin arasına aldı.

"Kızım..."

Çenemi, babamın parmaklarının arasından bir hışımla çektim. Kendime hakim olamıyordum. Tüm bu olanlar saçmalıktan başka bir şey değildi. Evlenmek istemiyorsam, evlenmezdim. Annemin ısrar etmesi benim iyiliğim içindi ama Burak'ın bu konuda ısrarcı olmasını çözemiyordum. Olaylar bir yerden sonra tıkanıyor, aklım bulanıyordu.

"Sen benim babam değilsin. Beni... beni nasıl Burak denen dengesizle evlendirirsin! Kızını hiç mi düşünmüyorsu-"

"Düşünüyorum. Düşünüyorum ki böyle davranıyorum." diye sözümü aniden kesti. "Kendine çeki düzen ver, çalışma odamdayım.Her şeyi anlatacağım."

İşte şimdi gerçekleri öğrenmenin zamanı gelmişti.

BÖLÜM SORUSU:

Sizce Suada'nın babası, Suada'ya ne anlatacak?

MÜSTAKBELİMWo Geschichten leben. Entdecke jetzt