~15. BÖLÜM~

121K 4.5K 335
                                    

Merhaba!

HERKESİN RAMAZAN-I ŞERİFİ MÜBAREK OLSUN DUALARINIZDA BİZLERİ DE EKSİK ETMEYİN! :)

Bağdaş kurup oturduğum yatağımda, iki elimin parmak uçlarıyla yüzüğü almış, gözlerimi kısarak bakıyordum. Yüzüme yaklaştırdığım yüzüğe, kollarımı gererek bir de uzaktan baktım.

Adeta bir kuyumcu edasıyla yüzüğü incelerken, yüzüğün gerçekten de güzel olduğuna karar verdim. Göz kamaştırıcıydı. Ortasında abartıya kaçmayacak büyüklükte zarif bir pırlanta, pırlantanın çevresinde ise ufacık taşlar vardı. En önemlisi; beyaz altındı. Benim beyaz altına bir zaafım olduğumu bilip de mi bu yüzüğü almıştı? Aman canım sende! Nereden bilecek Allah için Suada? İç sesimi dinleyerek saçmaladığımın farkına vardım. Sonuçta benim hakkımda her şeyi bilebilmesi mucize olurdu.

Bağdaş kurduğum ayaklarımı yataktan aşağı doğru sarkıtıp, pozisyonumu değiştirdim ve ayaklarımı soğuk parkeyle buluşturdum. Soğuk ve ahşap renkli parkeyle. Aklıma yine onun ahşap renkli gözleri geldi. Gözlerinin kendine çeken bir büyüsü vardı sanki ve bu büyülü gözler, beni kendisine yavaş yavaş çekmeye başlamıştı. Lakin hayır, ben kendimi o büyülü gözlerden koruyacağım. Burak'la benim birlikte olmamız çok saçma olur.

Başımı sağa sola sallayarak, kendime Burak'tan asla hoşlanmayacağıma dair sözler verdim. Ondan her zaman nefret edecektim. Beni öldürtmeye çalışmasını asla unutamazdım. Bir de beni sevdikten sonra başka bir kızla uygunusuz teması vardı ki, o konuya zaten hiç girmiyorum.

Öfkeyle kendimi yataktan çektim ve hızlı adımlarla takı kutuma ilerleyip, sağ elimdeki yüzüğü fırlatırcasına çekmeceye koydum. Babamın gözüne bu yüzüğü sokmaya gerek yoktu. Burak'ın yanında taksam yeterdi. Her zaman için, ona ait bu mührü taşımak falan istemiyordum. Gözlerimi kapayıp sakinleşmeye çalıştım. Nişana çok az kalmıştı. Gerçekten de bu adamla evlenemezdim! Evlenmemeliydim!

Gözlerimi yavaşça açtım. Çekmecenin içindeki yüzüğe son bir bakış atarak, sertçe çekmeceyi kapattım ve ikindi namazı için abdest almaya, lavaboma, doğru ayaklarımı yönlendirdim.

***

Ellerimi yüzüme sürüp duamı sonlandırdım. Ayağa kalkıp, seccademi kabaca katladım ve çekmeceme tıkıştırdım. Gözlerim o an perdelerime kaydı. Burak'ın ağaca çıkması olayından sonra perdelerimi neredeyse hiç açık tutmuyordum. Sadece ben yokken, Buket Teyze odayı havalandırmak için açıyordu. Gözlerimi perdelerimden ayırarak gardırobuma yöneldim.

Bugün, gitar dersim vardı. Keyifle tebessüm ettim. Sonunda öğrenebilecektim bu aleti. Son zamanlarda basgitara merak salmıştım ve öğrenmek için kursa gitmeye karar vermiştim. Oradan da, hiç gitmek istemesem de nişan kıyafetimi almaya gideceğim. Nişanı düşününce bir anda tebessümümün yüzümden silindiğini fark ettim. Bir dakika bile mutlu kalmayı başaramıyordum.

Yazlık siyah elbisemi, üstüne kot ceketimi giydim ve elbisenin ince kemeriyle aynı renkteki kırmızı şalımı taktım. Boynuma, zinciri uzun bir kolye taktım ve özene bözene seçip aldığım nil yeşili klasik gitarımı, siyah kılıfının askılıklarından tutarak elime aldım. Askılıklarını kollarıma geçirdim. Direkt basgitardan başlamayacağım için klasik bir gitara ihtiyacım vardı. Yeni bir enstrümana başlayacağım için, ruhumu değişik bir heyecan kapladı. Onca seneden sonra yeni bir enstrüman... Üniversiteden dolayı yoğun olsam da bu kulübü haftada bir güne sıkıştırabilmiştim. Normalde her gün deli gibi derslerine çalışan ben, Burak olayından sonra tamamen dersleri unutmuştum. Bugün eve gelince tekrar derslerime çalışmalıyım diyerek kafama bu notu kazıdım.

Merdivenlerden iner inmez mutfağa yöneldim. Kileri açıp, elimi en sevdiğim çikolataya uzattım. Ardından kileri usulca kapattım ve dış kapıya doğru yürürken, çikolatanın ambalajını açtım. Bu arada millet nerede? Buket Teyze de ortalarda yok.

MÜSTAKBELİMWhere stories live. Discover now