XXIII

86 3 0
                                    


"Ne yazık ki sevgili dostum Aramis," dedi kendisi de derin bir iç geçiren d'Artagnan, "sanki benim hikâyemi anlatıyorsunuz."

"Nasıl?"

"Evet, sevdiğim, taptığım bir kadını kaçırdılar. Nerede olduğunu, nereye götürüldüğünü bilmiyorum, şu an belki tutsaktır, belki de ölü."

"Ama en azından sizi kendi isteğiyle terk etmediğini düşünerek teselli bulabilirsiniz. Ondan haber alamamanızın nedeni sizinle iletişim kurmasının yasaklanmış olmasından başka bir şey değil, oysa..."

"Oysa..."

"Yok bir şey," dedi Aramis, "yok bir şey."

"Yani bu dünyadan elinizi eteğinizi çekmek konusunda kesin kararlısınız, öyle mi?"

"Kesinlikle. Bugün dostumsunuz, ama yarın benim için bir gölgeden başka bir şey olmayacaksınız, hatta dahası hiç olmayacaksınız. Dünyaya gelince orası yalnızca bir mezar."

"Lanet olsun! Çok hüzünlü şeyler söylüyorsunuz."

"Elden ne gelir! Tanrı'ya yönelişim beni dünyevi âlemden çekip alıyor."

Gülümseyen d'Artagnan karşılık vermeyince Aramis devam etti:

"Yine de hâlâ bu âlemdeyken, sizden ve dostlarımdan söz etmek isterdim."

"Ben de sizinle ilgili konuşmak isterdim, ama gördüğüm kadarıyla dünya nimetlerinden vazgeçmişsiniz, aşklara önem vermiyorsunuz, dostlar sizin için birer gölge, dünya ise bir mezar."

"Ne yazık ki öyle, buna siz de tanık olacaksınız," dedi Aramis iç geçirerek.

"O zaman bundan hiç söz etmeyelim," dedi d'Artagnan, "ve size yosmanızın ya da odacı kızınızın yeni bir ihanetini bildireceğinden kuşku duymadığım şu mektubu da yakalım."

"Ne mektubu?" diye haykırdı Aramis heyecanla.

"Siz yokken gelen ve iletmem için bana verilen bir mektup."

"Ama kimden gelmiş ki?"

"Ah! Gözleri yaşlar içinde kalmış bir hizmetçiden ya da umutsuz bir yosmadan; belki de Madam de Chevreuse'ün onunla birlikte Tours'a geri dönmek zorunda kalan oda hizmetçisinden gelmiştir, sizi daha fazla etkilemek için parfümlü bir kâğıda yazdığı mektuba düşesin mührünü basmış."

"Siz neler diyorsunuz?"

"Şuraya bakın, galiba kaybettim!" dedi d'Artagnan sinsice mektubu arıyormuş gibi yaparken. "Çok şükür, dünya bir mezar ve sonuç olarak kadınlar da birer gölgeden başka bir şey değil, hem zaten siz dünyevi aşka hiç önem vermiyorsunuz ki!"

"Ah! D'Artagnan!" diye haykırdı Aramis, "Beni heyecandan öldüreceksin!"

"Ah işte buradaymış!" dedi d'Artagnan mektubu cebinden çıkararak.

Aramis bir hamlede kaptığı mektubu yutarcasına okudu, yüzü sevinçle parlıyordu.

"Odacı kızın edebi üslubu oldukça iyiymiş gibi görünüyor," dedi d'Artagnan hiç istifini bozmadan.

"Teşekkürler d'Artagnan!" diye haykırdı neredeyse kendisini kaybetmek üzere olan Aramis. "Tours'a geri dönmek zorunda kalmış, bana ihanet etmemiş, beni hâlâ seviyor. Gel dostum, gel seni kucaklayım, sevinçten başım dönüyor!"

Ve iki dost, tezin parkenin üzerine yayılan sayfalarını çiğneyerek saygıdeğer Aziz Khrysostomos'un etrafında dans etmeye başladılar.

O sırada Bazin, elindeki ıspanak ve omletle içeri girdi.

Üç SilahşörlerWhere stories live. Discover now