XIV

77 2 0
                                    


Adalet Bakanı Seguier Eskiden Yaptığı Gibi Çalmak Üzere Çanını Çok Aradı

Bu birkaç sözcüğün XIII. Louis'yi nasıl etkilediğini tahmin edebilmek imkansızdı. Kralın rengi bir kızarıp bir soluyordu. Kardinal bir hamlede kaybettiği bütün toprakları geri aldığını anlamıştı.

"Mösyö de Buckingham Paris'te!" diye haykırdı, "Buraya ne yapmaya gelmiş?"

"Hiç kuşku yok ki düşmanlarımız Huguenot'lar ve İspanyollarla birlikte bir şeyler çevirmeye."

"Hayır, bu olamaz, hayır! Madam de Chevreuse, Madam de Longueville ve Condé sülalesiyle birlikte bana karşı entrikalar çeviriyor."

"Aman efendim, bu nasıl düşünce! Kraliçe aklı başında bir kadındır, özellikle de majestelerini çok sever."

"Kadınlar zaaflıdır kardinal," dedi kral, "beni çok sevmesine gelince, bu konuyla ilgili kararımı çoktan verdim."

"Buckingham dükünün Paris'e tamamıyla politik bir amaçla geldiğini düşünüyorum."

"Bense başka bir amaçla geldiğinden eminim, sayın kardinal; ama kraliçe suçluysa, karşımda titreyecek!"

"Aslında böyle bir ihanet üzerinde durmaktan büyük bir tiksinti duysam da, majestelerinin sözleri üzerine aklımdan bazı şeyler geçmedi değil. Majestelerinin emriyle birçok kez sorguladığım Madam de Lannoy, bu sabah bana kraliçenin önceki gece çok geç yattığını, sabah çok ağladığını ve bütün gün mektup yazdığını söyledi."

"İşte bu," dedi kral, "kuşkusuz ona yazıyordu. Kardinal, kraliçenin kâğıtlarını ele geçirmem gerek."

"Ama onları nasıl alabiliriz ki, efendim? Sanırım ne ben, ne de majesteleri böyle bir görevi üstlenemeyiz."

"Mareşalin eşi Madam d'Ancre'dan nasıl alınmıştı?" diye haykırdı kral büyük bir öfkeyle, "çekmeceleri karıştırılmış, sonra da üstü aranmıştı."

"Ama Madam d'Ancre, maceracı bir Floransalıdan başka bir şey değildi, oysa majestelerinin yüce eşi Anne d'Autriche, Fransa kraliçesi, yani dünyanın en büyük prenseslerinden biri."

"O prenseslerin en suçlusu, sayın kardinal! Bulunduğu yüksek mevkii unuttukça, alçalmaya başladı. Zaten uzun zamandır, bu küçük siyaset ve aşk entrikalarını bitirmeye karar vermiştim. Yanında bir de La Porte var."

"İtiraf etmek isterim ki, bu işlerin elebaşı o," dedi kardinal.

"Demek siz de benim gibi beni aldattığını düşünüyorsunuz?" dedi kral.

"Bir kez daha tekrarlayım ki, ben kraliçenin majestelerinin onuruna karşı değil, gücüne karşı bazı dolaplar çevirdiğini düşünüyorum."

"Ve ben de size her ikisini de yaptığını söylüyorum; size kraliçenin beni sevmediğini, o alçak Buckingham dükünü sevdiğini söylüyorum! Paris'teyken onu neden tutuklatmadınız?"

"Dükü tutuklatmak! Efendim, I. Charles'ın başbakanını tutuklatmaktan mı söz ediyorsunuz? Ne büyük bir yaygara kopardı! Hele majestelerinin hâlâ kuşkuyla karşıladığım şüphelerinin doğruluk payı olduğu anlaşılsa, ne korkunç bir skandal yaşanırdı!"

"Ama bir serseri, bir hırsız gibi gezdiğinde göre, onu..."

XIII. Louis söyleyeceklerinden kendisi de korkarak sözünü yarıda keserken, boynunu uzatan Richelieu boşuna bir çabayla kralın dudaklarında yarım kalan sözü bekliyordu.

"Onu?"

"Hiç," dedi kral. "Ama Paris'te kaldığı süre boyunca gözetim altında mıydı?"

"Evet, efendim."

Üç SilahşörlerWhere stories live. Discover now