XII

96 5 1
                                    


Mösyö Bonacieux

Fark edilmiş olacağı gibi bütün bu olaylar gelişirken, geçici konumuna rağmen hakkında çok fazla endişe duyulmayan biri vardı; bu kişi kadınlara övgülerin düzüldüğü şövalyelik döneminde iç içe geçmiş olan siyaset ve aşk entrikalarının saygıdeğer kurbanı Mösyö Bonacieux idi.

Okuyucu belki hatırlar, belki hatırlamaz, onu gözden kaybetmemeye söz vermiştik.

Kendisini yakalayan muhafızlar onu doğrudan Bastille'e götürmüş, korkudan tir tir titrerken, tüfeklerini dolduran bir manga askerin önünden geçirmişlerdi.

Orada bir yeraltı dehlizine indirilmiş, kendisine refakat edenler tarafından ağır hakaretlere ve kaba muamelelere maruz kalmıştı. Karşılarında soylu bir beyefendi olmadığını anlayan muhafızlar ona sıradan bir köylü gibi davranmışlardı.

Yarım saat sonra, kaygılarına olmasa da gördüğü işkencelere son veren bir zabıt kâtibi gelerek, onu sorgu odasına götürmeleri talimatını vermişti. Genellikle mahkûmları muhafızlar sorguya çekerdi, ama Mösyö Bonacieux'ye farklı davranılmıştı.

Tuhafiyeciye eşlik eden iki muhafız onu bir avludan geçirip, üç nöbetçinin beklediği bir koridora getirdiler, bir kapıyı açtıktan sonra, mobilyaları bir masa, bir sandalyeden ibaret olan ve bir sorgu yargıcının bulunduğu alçak tavanlı bir odanın içine ittiler. Masanın arkasındaki iskemleye oturmuş olan sorgu yargıcı bir şeyler yazıyordu.

Mahkûmu masanın karşısına getiren iki muhafız, sorgu yargıcının bir işareti üzerine konuşulanları duyamayacakları bir köşeye çekildiler.

O ana dek başını önündeki kâğıtlara eğmiş olan yargıç sorgulayacağı kişiyi görmek için kafasını kaldırdı. Bu, yüz ifadesi aksi, burnu sivri, elmacık kemikleri sarı ve çıkık, küçük gözleri sorgulayıcı ve parlak, suratı hem tilkiye hem de sansara benzeyen bir adamdı. Uzun ve hareketli boynunun üzerinde duran başı, bol siyah giysisinden bir kaplumbağa kabuğundan çıkar gibi bir salınımla yükseliyordu.

Mösyö Bonacieux'ye önce adını, soyadını, yaşını, işini ve ikametgâhını sordu.

Suçlu, adının Jacques Michel Bonacieux ve yaşının elli bir olduğunu, eskiden tuhafiyecilik yaptığını ve Fossoyeurs caddesi 11 numarada oturduğunu söyledi.

Bunun üzerine yargıç sorgulamaya ara vererek, ona uzun uzun hiç tanınmamış bir kişinin politik konulara burnunu sokmasının ne kadar tehlikeli olduğunu anlattı.

Bu giriş konuşmasını, kardinal hazretlerinin gücünden ve uygulamalarından söz ederek sürdürdü. O kimseyle mukayese edilemeyecek bir din adamıydı, geçmişteki kardinalleri gölgede bırakacak, gelecektekilere de örnek teşkil edecek biriydi; gücüne ve uygulamalarına karşı çıkanların cezasız kalması düşünülemezdi.

Söylevinin bu ikinci bölümünden sonra, atmacayı andıran bakışlarını zavallı Bonacieux'ye dikerek onu durumunun ciddiyetini düşünmeye davet etti.

Tuhafiyecinin düşünceleri netti: Mösyö de La Porte'un kendisini vaftiz evladıyla evlendirmeyi düşündüğü ve özellikle bu vaftiz evladının kraliçenin çamaşırcısı olarak işe başladığı ana lanet okuyordu.

Üstat Bonacieux'nün karakterinin en belirgin özellikleri iğrenç bir paragözlük ve buna eşlik eden korkunç bir bencillikti ve bütün bunlara çeşni olarak müthiş bir ödleklik eklenmişti. Karısına olan aşkı onun için ancak ikincil bir duygu olduğundan yukarıda saydığımız temel özelliklerle baş edemezdi.

Bonacieux gerçekten de kendisine söyleneni düşünüyordu.

"Ama sayın yargıç," dedi çekingen bir ifadeyle, "inanın ki, bizi yönetmesinden onur duyduğumuz, eşsiz kardinali herkesten daha çok takdir ederim."

Üç SilahşörlerWhere stories live. Discover now