XIII

102 5 0
                                    


Kanun Adamları ve Kılıç Adamları

Bu olayların ertesi günü, Athos hâlâ ortalıkta görünmediği için, d'Artagnan ve Porthos, Mösyö de Tréville'i ortadan kayboluşunun nedenlerinden haberdar ettiler.

Aramis'e gelince, söylendiği kadarıyla ailevi meseleleri halletmek için beş günlüğüne Rouen'a gitmişti.

Mösyö de Tréville askerlerinin babasıydı. İçlerinde en az tanınmış olanlar bile birliğin üniformasını giyer giymez, onun bir ağabeyden aşağı kalmayan yardım ve desteğinden emin olabilirlerdi.

Bu yüzden haberi alır almaz ceza yargıcına gitti. Kızılhaç görevini yürüten subay çağırtıldığında, verdiği bilgilerden Athos'un geçici olarak For-l'Evêque'te tutulduğu anlaşıldı.

Athos, Bonacieux'nün yaşadığı sınavların hepsinden geçmişti. İki mahkûmun yüzleştirildikleri sahneye eşlik etmiştik. D'Artagnan'ın yeterli zamanı kazanamadığından endişe duyan Athos o ana kadar hiçbir şey söylememiş olsa da, yüzleştirme sırasında isminin d'Artagnan değil Athos olduğunu açıklamıştı.

Buna ilaveten kendileriyle daha önce hiç konuşmadığı Madam ve Mösyö Bonacieux'yü tanımadığını, saat onda dostu d'Artagnan'ı ziyarete geldiğini, ama o saate kadar, aralarında kendisine tanıklık edecek olan La Trémouille dükünün de bulunduğu birçok seçkin kişiyle Mösyö de Tréville'in sofrasında konuk olduğunu söylemişti.

İkinci sorgu yargıcı da, kanun adamlarının kılıç adamlarına duyduğu kinin etkisiyle, öç almak istediği bu silahşorun sade ve kararlı ifadesi karşısında ilk sorgu yargıcı gibi şaşkına dönmüştü; yine de Mösyö de Tréville ve La Trémouille dükünün isimleri haklı olarak durup bir düşünmeyi gerektiriyordu.

Bunun üzerine Athos kardinalin yanına gönderilmişti, ama ne yazık ki kardinal Louvre'da kralın yanındaydı.

İşte tam bu sırada, Athos'u bulamadığı için For-l'Evêque müdürünün yanından ayrılan Mösyö de Tréville majestelerinin huzuruna çıkıyordu.

Mösyö de Tréville silahşorların komutanı olarak kralla her saatte görüşebiliyordu.

Kralın entrikalar konusunda erkeklerden çok kadınlara güvenmeyen kardinal tarafından ustaca kraliçeye karşı yönlendirilen önyargıları biliniyordu. Bu önyargının en önemli nedenlerinden biri Anne d'Autriche'in Madam de Chevreuse ile olan dostluğuydu. Bu iki kadın, kardinali İspanyollarla yapılan savaşlardan, İngilizlerle olan zıtlaşmalardan, mali sıkıntılardan daha çok kaygılandırıyordu. Ona göre, Madam de Chevreuse kraliçeye yalnızca siyasi entrikalarda değil, gönül maceralarında da yardımcı oluyordu ve bu durum kardinalin canını daha da sıkıyordu.

Kardinalin Tours'da sürgünde olduğu sanılan Madam de Chevreuse'ün polisi atlatarak Paris'e geldiğini ve beş gün boyunca burada kaldığını söylemesi üzerine kral korkunç bir öfkeye kapılmıştı. İlişkilerinde kaprisli ve sadakatsiz olan kral, Adil Louis ve Dürüst Louis olarak anılmak istiyordu. Gelecek kuşaklar, tarihin akıl yürütmeleriyle değil eylemleriyle açıkladığı bu kişiliği anlamakta güçlük çekeceklerdi.

Ama kardinal, Madam de Chevreuse'ün yalnız Paris'e gelmekle kalmayıp, o dönemde kabala olarak bilinen gizli bir haberleşme yöntemiyle kraliçeyle de ilişki kurduğunu, kendisi bu entrikanın en karanlık ayrıntılarını aydınlığa çıkartmak için, kraliçenin sürgünün yanına gönderdiği özel haberciyi bütün kanıtlarla suçüstü yakalamak üzereyken, elinde kılıcıyla ortaya çıkan bir silahşorun olayı tarafsızlıkla kralın gözleri önüne sermeye çalışan dürüst kanun adamlarına müdahale ettiğini söylediğinde kendini kaybeden XIII. Louis, kabardığı zaman bu prensi çok acımasız davranmaya yönelten o soluk ve sessiz öfkesiyle kraliçenin dairesine doğru ilerledi.

Üç SilahşörlerWhere stories live. Discover now