Evine dön

3.9K 121 18
                                    

Rüzgar sinirle arabasında nereye gittiğini bilmeden sürüyordu. Telefonu çaldığında sinirle telefonunu açıp "ne var?!" Diyerek yüksek sesle konuştu. "Abi neredesin? Neredeysen söyle geleyim konuşalım" Arda endişeyle konuştuğunda "yalnız kalmak istiyorum" sesini normale döndürerek konuştu. "Yalnız kaldığında ne olduğunu gördük kardeşim nerede olduğunu söyle konuşalım" Rüzgar pes ederek sonunda Arda ile buluşmak için kendi evine geçti. Arda da geldiğinde konuşabilirlerdi.



"Neden bir açıklama yapmadan gittin?" Rüzgar sinirle Ardaya bakıp "konuşturmadı görmedin mi?" Sinirle gülümsedi. "Kız haklı, sen öyle görsen onu, konuşturur musun?" Rüzgar düşündü. Tekrar sinir bütün vücudunda gezerken Rüyaya hak verebilmişti.

"Ben yine konuşmak istesem de konuşmayacak, biliyorum" Arda olumlu anlamda başını sallayıp "bu gün dinlemez belki ama siniri geçince dinleyecektir" iki arkadaş birlikte konuştuktan sonra Arda evine gitti. Rüzgar da evden sinirle çıktı. Eve gidip o kızı evden gönderecekti.



Eve geldiğinde sinirle içeri girdi salona geçtiğinde herkes oturuyordu. Rüzgarı görünce hepsi ona bakıyordu şaşırmışlardı. "Bu kız hemen buradan gidecek" diye sinirle Geceyi gösterdiğinde herkes daha da çok şaşırmıştı. Babası Kenan "ne diyorsun oğlum, dur bir otur sakin ol, konuşalım" dediğinde Rüzgar daha da çok sinirlenerek "ne konuşacağız ya, bu kız bu evden gidecek diyorum, gidecek!" Rüzgar iyice sinirleniyordu.



"Rüzgar, niye böyle davranıyorsun? Ne yaptı benim baldız sana" dediğinde Sibel de konuşmaya girerek "hem Rüya nerede oğlum?" Rüzgar Geceyi gösterip "bu kız yüzünden gelmeyecek" Sibel şaşırarak eliyle ağızını kapattı. Rüzgar tekrar "hiç öyle şaşırmış gibi yapma sana dedim, o kızı getirmesin dedim değil mi?"


Sibel pişmanlıkla Rüzgara bakıyordu hiç bir şey söyleyemedi. Rüzgar bu kez Gülümsere dönüp "kardeşin bu evden gidecek ve bir daha onu buraya getirirsen sende gelmeyeceksin" Selçuk anlayışla Rüzgara bakıp "oğlum biz çok özür dileriz ben işlerin böyle olacağını tahmin etmemiştim, söyledim Gülümsere getirmeyelim diye ama bir türlü dinletemedim, biz şimdi gidiyoruz, gitmeden yapabileceğim bir şey varsa söyle"

Rüzgar olumsuz anlamda başını sallamakla yetindi. Geceye dönüp sinirle bakıyordu. Gece olduğu yere iyice sinmiş Rüzgara bakamıyordu. Çok korkmuştu. Selçuk ikisine de bakıp "kalkın gidiyoruz" diyerek ayağa kalktı. Rüzgarın yanından geçerken eliyle omuzuna anlayışla vurup yanından geçti. Rüzgar odasına çıkarak kendini yatağa attı. Uzunca süren bir düşünmeden sonra sonunda uyuyabilmişti.



Rüzgar bir kaç gün Rüyayı aramamış ve yanına gitmemişti sinirinin geçmesini bekliyordu. Sonunda sinirinin geçtiğini düşünerek Alyanın evine gitmeye karar verdi. Evin önüne geldiğinde kapıyı çalmakta kararsız kaldı. Bir süre bekledikten sonra kapıyı çaldı ve beklemeye başladı. Kapı açıldığında karşısında Alyayı görmeyi bekliyordu ama Rüyayı görünce şaşırmıştı.

Çok kötü görünüyordu, gözleri kızarmış ve şişti. Suratında hiç makyaj yoktu ve ağlamaktan bembeyaz olmuştu. Onu öyle görünce içinde bir yerlerin acıdığını hissetti. Rüya Rüzgara bakmadan "ne istiyorsun?" Hissizce konuşuyordu. Rüzgar sakince "konuşacağız" Rüya bakışlarını Rüzgara çevirip "ne konuşacağız? Ne söyleyebilirsin ki bana?"

"Konuşacağız dedim" diyerek sakinliğini korumaya çalışıyordu. Rüya kapıda geri çekildiğinde Rüzgar içeri girdi. Alya onları yalnız bıraktığında "bak hiç bir şey gördüğün gibi değil" Rüya alayla gülümseyip "öyle mi? Ama o kadar netti ki" Rüzgar sinirlenmişti ama sakinliğini koruması gerektiğini bilerek "bak biliyorum durum çok bok gibi görünmüş olabilir, ama öyle değil"

Karanlık adamWhere stories live. Discover now