43:Daha Yaşlı Ve Daha Zeki

1.1K 135 34
                                    

Bugün 3 Kasım ve çoğunluğun en sevdiği Black ve en sevdiği Çapulcu Sirius'un doğum günü. Doğum günün kutlu olsun, Patiayak 💚
--------

"Söylesene, Regulus. En sadık hizmetkarım sen misin?" Burnumdan derin bir nefes aldım ve gözlerimi Voldemort'un kırmızı gözlerinden kaçırdım. "Evet, Lordum." Soğuk ellerini omzuma koydu "Kanıtla!" Başımı hafifçe kaldırdım "Sırrınız benimle güvende Lordum. Bunun dışında sizin için almayacağım can yok. Kendi çocuğum bile olsa sizin yolunuzdan saparsa ona hiç acımam. Kim olduğunun bir önemi yok."

"Çok gençsin." dedi bu kez elinin tersini elmacık kemiğimin üzerine koyarak "Ama o kadar akıllısın ki... Annen ve baban seninle gurur duyuyor olmalılar. Onları sakın utandırma. Sırrım sende güvende. Daha çocuksun, Regulus. Kimse senden şüphelenmeyecektir. O her işimize burnunu sokan Yoldaşlık üyeleri bile. Beni hayal kırıklığına uğratmayacağını biliyorum."

Gözlerimi açtığımda direkt olarak yanıma baktım. Sirius huzurlu bir şekilde uyumaktaydı. Sonra da pencereden dışarı baktım. Hava hala karanlıktı ve evin bu cephesinden artık ay görünmüyordu. Yani saat artık çok geçti. Yataktan kalktığımda Sirius kıpırdandı "Reg? Ne oldu?" İçimde bir huzursuzluk vardı. Ne zaman geçmişimle yüzleşsem böyle olurdu zaten.

"Birazdan geliyorum... Uyu sen." Sorgusuzca dediğimi yaptığında ben de odadan çıktım. Aşağı inerken de gördüğüm rüyayı düşündüm. Aslında o tam olarak bir rüya değildi, anı demek çok daha doğru olurdu. Voldemort'un bir sırrını biliyordum ama neydi bu sır? Bildiğim kadarıyla Madalyon'da bir şey vardı... Bunu ben değil, genç Regulus biliyordu ama bunu ona soramazdım, o artık bir ölüydü.

Mutfağın yanındaki odaya kapıyı tıklatarak girdim. Kreacher başının altına babamın pantolonlarından birini almıştı ve annemin elbiselerinden birine sarılmıştı. "Kreacher!" dediğimde kıpırdandı "Efendi, Regulus." Alt dudağımı ısırdım ve ağzımı yeniden açmam biraz uzun sürdü "Gitmek zorundayız, Kreacher." Hızla kalktı "Nereye gidiyoruz, efendim?"

"Önce Voldemort'la sonra da benimle gittiğin mağarayı hatırlıyor musun, Kreacher. Bu gece oraya dönmek zorundayız." Hızla elimi tuttu ve bir inilti çıkardı "Lütfen, lütfen Efendi Regulus oraya dönmesin... Orası çok tehlikeli." Beni tuttuğu elinin üstünü sıvazladım "Bu sefer daha yaşlı ve daha zekiyim, Kreacher. Neyle karşı karşıya olduğumu da biliyorum. Oradan almam gereken çok önemli bir bilgi var... Beni oraya götüreceksin, çaresizlik iksirini içmem için zorlayacaksın ve sahte Madalyonu alıp hemen buraya geleceksin. Beni de orada kendi halimde bırakacaksın. Öncelik yine Madalyon. Oradan iki kere sağ çıktım. Bir daha yapabilirim ama olursa ki gün boyunca dönemezsem her şeyi Sirius'a anlat. Sahte Madalyonun içinde Voldemort'un sırrı yazılı olmalı."

Bunun üzerine mağaraya yakın bir noktaya cisimlendik. Oraya yaklaştıkça kalbim daha da hızlanıyordu. Girişten içeri başımı uzattığımda ortamda sessizlik hakimdi. Kayıkla da istediğim yere giderken gözüm hep suyun üzerindeydi. Fırtına öncesi sessizliği anımsatıyordu.

Mağaranın içindeki adacığa çıktığımızda doğruca sahte Madalyon'un yanına gittim. Ona bu kadar yakınken ondan bu kadar uzak olmak... Ben içimdeki hırs kabarırken ve şah damarım boynuma sert sert vururken yere oturdum "Başla, Kreacher. Buradan hemen gitmek istiyorum."

İlk yudumlar daha dayanılırken birkaç saniye sonra kendimi yerde yatarken, içmemek için yalvarırken buldum. Vücudum seğiriyor ve görüşüm bulanıklaşıyordu. Kreacher yanıma son olarak geldiğinde omzumu tuttu" Bu sonuncu, efendim." Hiç ses çıkarmamaya çalıştım. Hala suyun yüzeyinde hiç kıpırtı yoktu ve onları uyandırmak istemiyordum.

Su içip sakinleştikten sonra ayağa kalktım. Birkaç adım yalpaladıktan sonra da Kreacher'ı tuttuğum gibi sahte Madalyonu ona verdim" Bunu eve götür ama kimseye daha bir şey söyleme. Ben gelmezsem anlatırsın neden öldüğümü. Geri dönmek için elimden geleni ardıma koymayacağım." Suyun yüzeyinde oluşmakta olan kabartıları görünce otoriter bir tavırla "Git buradan!" diye emrettim. Ben de hemen ardından dönüşerek mağaranın duvarlarına doğru koştum. Inferiuslar çok geç kaldılar. Onlar çıkana kadar ben mağaradan ayrılıp denize atladım sonra da hızlı hızlı karaya yüzdüm.

Belki burada ölmemiştim ama bunu yaptığımı öğrenince Sirius kesin beni gebertecekti. Eve döndüğümde üzerimden sular damlıyordu ve anında Sirius'u oraya çekmiştim. Çocuğu eve geç kalmış bir anne gibi yüzüme bakarken kollarını çaprazladı. Hemen arkasında Remus, Bay ve Bayan Weasley vardı. Bayan Weasley hemen bana doğru yaklaşarak beni bir havluyla sardı. Sonra da Remus, Sirius'un yanından geçerek elini omzum etrafında sardı ve beni çekiştirerek oturma odasına çıkardı.

Yine hepimiz içeri geçerken Remus; Sirius ile aramda durdu "Reg, ne oldu? Bu halin ne?" Gözlerimi Sirius'tan kaçırdım "Ben yeniden mağaraya gittim... Orada Voldemort'un sırrını bulmam gerekiyordu. Genç Regulus'un bildiği ama benim bilmediğim." Sirius hızla Remus'u kenara iterek bana sağlam bir tane patlattı "Umarım bir daha kendini öldürmeye kalkmadan önce bize de haber verirsin de seninle birlikte gelip seni koruruz."

"Hala çocuk olduğumu düşünüyorsun ama değilim. Tecrübesiz de değilim. On altı yaşındaki Regulus hiç değilim. Bir kerecik bana, kardeşine, güven. Kendimi riske attığımın farkındayım ama sen de kusursuz değilsin. Şuan bir hain dışarıda ve bunun sorumlularından biri sensin. Peter'ı Voldemort'a gönderen biri de sensin." Remus hızla araya girdi" Çünkü ikiniz de her şeyi kendiniz çözmek istiyorsunuz... Regulus, yardım almaktan zarar gelmez. Yoldaşlık'tan kimseyi sevmediğini biliyorum ama Sirius ya da bana da mı güvenmiyorsun?"

"Güveniyorum." Sesim o kadar boğuk çıkmıştı ki ben bile zor duydum. Daha sonra Sirius devam etti. Cebinden sahte Madalyonu çıkararak "Bunu bugün Kreacher getirdi... Bunun sahte olduğunu sanıyordum." Başımla onayladım "İçini aç ve yazdığım kağıdı oku. Atladığım bir detay orada saklı olmak zorunda. Sirius şikayet edercesine ve abartılı hareketlerle onu açtı:

"Karanlık Lord’a

Biliyorum ki sen bunu okumadan çok önce ölmüş olacağım ama sırrını keşfedenin ben olduğumu bilmeni istiyorum. Gerçek Hortkuluk’u çaldım, elimden geldiğince çabuk yok etmeye niyetliyim. Denginle karşılaştığında bir kez daha ölümlü olacağın umuduyla, ölümle yüz yüze geliyorum.

R.A.B."

Okumayı bitirdikten sonra "Hortkuluk ne, Regulus?" diye sordu ciddi bir tonda ancak sadece dudak bükebildim "Unuttum! Ya da hafızam silindi. Bilmiyorum. Belki çaresizlik iksirinin etkisidir ama hiçbir şey hatırlamıyorum." Remus sırtımı sıvazladı "Her ne kadar oraya yalnız da gitmiş olsan bunu bize getirmen çok iyi oldu. Artık düşmanımız hakkında önemli bir şey biliyoruz."

Yıldızlar Ne Kadar Yaşar? | Regulus BlackWhere stories live. Discover now