10:Manevi Değer

2.8K 223 136
                                    

Korkuyordum hem de hiç olmadığı kadar çok korkuyordum ama bu karanlık korkunun zihnime girip, bedenimi ele geçirmesine izin verirsem başarısız olacağımı biliyordum. Bırakın günleri, saniyeler bile geçmek bilmiyordu artık benim için. "Korkuyorum." diye itiraf ettim kendi kendime, ilk defa. İçimi döksem de bu çaresizlikten kurtulamazdım ama artık doğruları dile getirme zamanıydı. Soğukkanlılığımı gitmeden önceki gece bozdum.

Bacaklarımı karnıma doğru çekerek başımı da dizlerime dayadım. Hıçkırırken ağlamaya başlamam çok uzun sürmedi. Kalbimin ritmi hızlanırken bedenime keskin bir soğuk yayıldı. Parmaklarım kasılarak elim yumruk haline geldiğinde bir anlık hırsla ayağa kalktım. Dumbledore'un neden bu görev için beni seçtiğini anlıyor olsam da hala saçma geliyordu. O mağarada artık hiçbir şey kalmamıştı.

Odada voltalar atarken durdum ve gözüme oda içindeki aynayı kestirdim. Tüm öfkemi kendim dışında başka bir yerden çıkarmak zorundaydım. Bedenim kontrolsüz bir şekilde ileri geri sarsılırken yumruk yaptığım elimi tüm gücümle aynaya indirdim. Çıkan ses, yaşadığım acı ve parça parça olmuş bir ayna beni fazlasıyla memnun etmişti.

Hemen sol yanımda kalan kapak açıldı ve Sirius içeride belirdi. Yüzümü ona döndüm. Aynada son gördüğüm görüntü ile ona bakıyordum: Yorgun düşmüş genç bir çocuk. Gözlerimin altındaki morlukları hatırlıyordum. Yanaklarımdan süzülen yaşları da. "Re-Re-" dedi çok kısık bir sesle. Ona daha bir şey söylemeye fırsat bulamadan beni kolumdan tuttuğu gibi banyoya getirdi ve elimi ılık suyun altına soktu.

"Sirius!" Remus hemen kapının eşiğinde duruyordu "O ses-" Bana ve elime baktı "Yaralanmışsın." Sirius elimi sardıktan sonra "Evet." dedi ve bir açıklama beklercesine bana baktığı sırada "Kendimi tutamadım." dedim "Eğer o aynaya yumruk atmasaydım tüm hıncımı Yoldaşlık'tan birinden çıkaracaktım."

"Regulus," dedi Remus iç çekerek "Yoldaşlık sana hiçbir şey yapmadı." Kaşlarımı kaldırdım ve "Öyle mi dersin?" dedikten sonra dişlerimi sıktım "Ben hiç de öyle düşünmüyorum." İkisinin arasından geçerek önce koridora çıktım sonra da oturma odasına girdim "Ben ne görüyorum, biliyor musunuz? Aptal Yoldaşlık'ınız tarafından kullanıldığımı görüyorum."

"Hiç de öyle değil." dedi Sirius sakin sakin "Seni kullanmıyorlar, Reg." Kollarımı yukarı aşağı oynatarak "Peki buna ne diyeceksin?" dedim "Regulus git madalyonu bul, Regulus konuş, Regulus sus, Regulus mağaraya gel..." Tüm bunları sayarken elime gelen tüm bibloları yere vurarak kırıyordum ki Remus bir adım geri çekildi. Sonra da bana porselen bir vazo uzattı "Bunu atlamışsın, dostum." Ona gülerken yumuşamak istemiyordum ama gülünç bir andı.

Odanın tüm dekorasyonunun içine ettikten sonra kendimi bir koltuğa atarak hıçkırmaya devam ettim. Sirius saldırganlığımın geçip geçmediğini kontrol etmek için bana doğru bir adım attı ve ona tepki vermeyince kırık parçaların arasından geçerek yanıma oturdu. Elini sırtıma koydu ve uzun bir süre de hiç geri çekmedi "Sahiden Yoldaşlık hakkında böyle mi düşünüyorsun?"

"Evet!" diye kükrediğimde bile geri kaçmadı ve sırtımı sıvazlamaya devam etti "Bir savaşın içindeyiz Regulus ve hepimizin fedakarlık yapması gerek. Kiminin fedakarlığı diğerlerinden daha büyük oluyor... Sen de onlardan birisin. Tüm bunlar bittiğinden ise mutlu olacağını garanti ediyorum. Biz kazanacağız."

"Ben ayak işleri yaparak bunun bir parçası olmak istemiyorum, Sirius... ya da devamlı ölüm riskine girerek. Ölüm riskine ancak bir savaş, kuşatma başladıysa girmek istiyorum o kadar. Ayak işlerini de Pettigrew gibileri yapsın. Yoldaşlık boş insan dolu." Eliyle gözyaşımı sildi" Ne desem bilemiyorum. Yarın oraya gidecek olmandan memnun değilim ama- Sen güçlüsün, Reg. Oradan bırak ikinci kezi her gün gitsen bile sağ salim çıkarsın."

Yıldızlar Ne Kadar Yaşar? | Regulus BlackWhere stories live. Discover now