34:Bir Koruyucu Bekliyorum

1.1K 139 35
                                    

Kasım ayının sonlarına geldiğimizde Remus, Ruh Emicilerin çektikleri açlıktan bahsediyordu ve bunları anlatırken sanki kendisi açmış gibi konuşuyordu. Onlara sempati duyuyor olamazdı, değil mi? Hem onlar korkunç yaratıklardı hem de Voldemort'la aynı taraftarlardı. Savunulacak ya da sevilecek tek bir yanları bile yoktu. Üstelik ağabeyimi de öldürmek istiyorlardı.

"Çocuk gibi davranmayı kes." dedi babacan bir tavırla "Öncelikle Ruh Emiciler hayvanlara bir şey yapmıyor ve yetişkin bir büyücü rahatlıkla onlardan kurtulabilir. Onlardan korkmanı gerektirecek bir durum yok." Sırtımı duvara yaslayarak ona döndüm "Kendini savunmayı bildiğin sürece düşmanını alt edebilirsin." Bana tıpkı bir öğretmen gibi bir bakış attı "Regulus, yetişkinsin ve birinci sınıflar senden daha az korkuyor."

"Çünkü birinci sınıflar ne olursa olsun hayatlarına umarsızca devam ediyorlar ama ben yetişkin ve bilinçliyim. Bu yüzden de onlardan daha çok korkuyorum. Üstelik kendimi savunmayı bile bilmiyorum." Bana şaşkın şaşkın bakarken mırıldandım" Ben eskiden Ölüm Yiyen'dim." Kollarını birbirine bağladı "Bunu atlattın sanıyordum. Hepimiz senin nasıl biri olduğunu kabullendik."

"Atlattım." dedim boğuk bir sesle "Sadece eskiden Ölüm Yiyen olduğum için..." Itiraf kısmına gelene kadar sanki can veriyordum. Beceriksizliğimi birine söylemekten nefret ediyordum. Sanki beni alt edebilmesi için ona bir silah daha veriyormuşum gibi hissediyordum "Ruh Emiciler bizimle müttefik oldukları için çoğumuz Patronus büyüsü yapmayı öğrenmedik. Ben... Hiç Patronus yapmadım."

"Öğrenmek için hiçbir zaman geç değildir. Yeter ki hevesli ve çalışkan ol... Sana bunu öğretebilirim." Hemen yanımda duvara yaslanarak iç geçirdi" Kendini hazır hissediyorsan hemen başlayalım." Heyecanla ve gerginlikle "Ben-şey-ee..." derken tek kaşını kaldırdı "İlk dersten aylaklık mı yapıyorsunuz, Bay Black?" Hızla başımı iki yana salladım "Ha-hayır Profesör Lupin. Hemen başlayalım."

"Pekala!" diyerek beni odanın ortasına doğru çekti ve gözlerimi kapatmamı istedi. Dediklerini yaparken de "Zihnini boşalt." diye ekledi "En mutlu anını düşün." İstemsizce kahkaha attım "Zihnimi boşaltırsam bunu nasıl yapacağım?" Omzuma dostane bir yumruk attı "Kaynatmak yok... En mutlu anını düşün."

Gözümün önüne pek çok an geliyordu: Hogwarts mektubumu aldığım gün, ilk kez şatoya adım atmam, Quidditch takımına seçilmem, Slytherin'e Quidditch Kupası'nı kazandırmam, aşık olmam ve sevdiğim kızı öpmem ama bunların hepsi o kadar eskiydi ki bana yeterince mutluluk vermiyorlardı. Bu yüzden devam ettim. İnferiusların elinden kurtulduğum an ya da Lily'nin beni bulduğu an. Bunları düşünürken mutluluktan ağlayabilir miydim? Belki ama bunlar tam olarak mutlu anılar değildi. Sakince biraz daha bekledim. Gerginlikle de oflarken "Sakin ol," dedi Remus "acelemiz yok."

Düşündükçe düşündüm. Sahiden de hiç mutlu olmamış olma ihtimalim var mıydı? Sirius'un bana yaptığı doğum günü partisini ve James'in o günkü komik hallerini açıklayınca gözlerimi açtım "Hazırım." İkna olmuş bir tavırla "Güzel, çok iyi." dedi "Asanı çıkar." Asamı çıkardım ve onu duvar tarafına çevirdiğimde "Sihirli sözler." dedi "Benden sonra tekrar et: Expecto Patronum!" Sabırsızca "Expecto Patronum." deyince "Güzel." diye devam etti "Şimdi odaklan ve o, seçtiğin anıyı düşünürken söyle." Gözlerimi duvara diktim ve onları yeniden düşündüm. Her şey güzeldi. Sirius beni düşünerek bir parti düzenlemişti. O, James, Lily, ben ve Remus çok eğleniyorduk ama artık o kadar mutlu değildik. Anımın güzelliği bozulmadan ağzımı açtım" Expecto Patronum!" ama hiçbir şey olmadı. Sadece asamın ucundan minik, beyaz bir ışık görüldü. Bunun üzerine azimle büyüyü tekrarladım.

En sonunda Remus omzuma dokundu "Regulus, dur!" Bana dokunmasa kendime gelmeyecektim ve beni geçmişten tutup çıkardığı için ona minnettardım. "Başarısız olduysan yeterince mutlu bir anı seçmemişsindir." dedi ve benden uzaklaştı "Tekrar düşün. Bu kez yüzeysel değil de zihninin daha derinlerine in. Kalbini pırpır eden ve yüzünü gülümseten o anıyı bul." hüzünle ona baktım "Ya o anı hiç olmadıysa?"

Yıldızlar Ne Kadar Yaşar? | Regulus BlackWhere stories live. Discover now