12:Gönüllü

2.1K 198 104
                                    

Konuşmalarına kulak misafiri olduktan sonra gece benim için biraz zorlayıcı geçmişti. Lily, James ve Remus'un çok geç saatlerde gittiklerini duymuş, Sirius'un da beni kontrol ettikten sonra misafir odasında yattığına şahit olmuştum. Sabah ise nihayet uykuya dalabilmiştim. Gözlerimi öğle saatinde açtığımda evde bir sessizlik hakimdi. 

Yatakta doğrulduğumda komodinin üzerinde bir kağıt parçası öylece duruyordu: Yoldaşlık'tan çağrı geldi. Gecikmemeye çalışırım. Dolapta yiyecek bir şeyler olsa gerek. -Sirius

Bu notu ne zaman bırakmıştı ve ne kadar süre evde olmayacağını bilmiyordum ama yalnızlık daha ilk dakikalardan itibaren can sıkıcı olmaya başlamıştı. Konuşup, oyalanacak kimse olmayınca düşünceler beynimi kemirmeye başlamıştı. Sırf dikkatim dağılsın ve düşünmeyeyim diye sabah rutin hazırlığımı hiç büyü kullanmadan tamamladım ama yine de en zor tarafı duş almak olmuştu. Sanki duş başlığından su değil de derin düşünceler akıyordu.

Kendimi içimde bir sıkıntıyla oturma odasına attım ve bugünlük ilk defa asamı kullanarak şömineyi yaktım. Koltuğa oturduğumda ise ben ve karşımdaki duvar bir güzel bakışıyorduk. Pek çok insan için böyle bir an altın değerindedir. Evde kimse yoktur ve ev tamamen kendisine aittir. Dört duvar içinde tamamen özgürdür. Ben ise yalnızlıktan korkuyordum ve düşüncelerim beni esir alıyordu. İç geçirdikten sonra koridor tarafına doğru baktım ve Sirius'un buzdolabı dediği Muggle icadını gözüme kestirdim "Ben yemek yapacağım."

Ayağa fırladığım gibi oraya giderek dolabı açtım. Elimde bir tarif olmadan yapabilir miydim, bilmiyordum. "Hadi, Reg." dedim kendime "Domates ve bibere ne katarsan yemek oluyor zaten." Elime domates ve biberleri aldıktan sonra tezgaha bırakarak onları izledim "Ee, Reg, şimdi?" Kafamı kaşıdım "Keşke Kreacher yardım için burada olsaydı." Biber ve domateslere bakarken "Buldum," dedim "soğan- Merlin, hiç emin değilim."

Yeniden dolaba gittim ama dolapta şaşırtıcı bir şekilde tek soğan bile yoktu ama dünden kalan pasta vardı ve bu durum karşısında yüksek sesle bağırdım "Neden bu evde bir tane bile soğan yok?! Ekmek bulamıyorsak pasta mı yiyelim?" Asamı çıkardım "Accio soğan!" ve soğanlar yerdeki bir sepetten fırlayarak elime geldiler "Demek soğanlar dolaba koyulmuyor." Artık tezgahın üzerinde, izlediğim tam üç malzemem vardı.

Elime bir bıçak alarak bibere yönelttim "Konuş, diğer malzemeler nerede? Yoksa seni çekirdeklerine kadar deşerim Mösyö bibeğv... Konuşmuyorsun demek." Elime domatesi aldım "Bu şişkonun salça olmasını istemiyorsan konuş! Konuş, diğerleri nerede?" Arkamdan bir gülme sesi gelince oraya döndüm "Merhaba, Sirius. Ben de tam-" Sırıtırken bana yaklaştı "Neden biberleri sorguladığını sorabilir miyim?" Omuz silktim "Canım sıkılıyordu ve ben de zaman geçsin diye yemek yapmak için mutfağa girdim. Sonrası işte gördüğün gibi. Biraz kendimden geçtim sanırım." 

"Zavallı biber." dedi alaylı bir tonda. Sonra bana baktı "Aç mısın?" Başımı iki yana sallamamla guruldayan midem yalanımı ortaya çıkardı. "Miden pek de öyle söylemiyor ama." Elimdeki bıçağı malzemelerin yanına bıraktım "Bu sabah pek iştahım yok." Bir sandalye çekerek "Benim de," dedi "dün akşamdan beri midem bulanıyor. Bir daha James'e uymayacağım." Kaşlarımı kaldırarak ona bakınca güldü "Tamam, uyacağım." 

"Eee," dedi bir süre sonra "ne pişiriyorsun?" Dudak büktüm "Hiçbir fikrim yok." Sonra da elime aldığım soğanları sepete geri attım "Ağlamak istemiyorum... Acaba tatlı bir şeyler mi yapsak?" Sirius yüzünü ekşiterek bana baktı "Kek yapmak ister misin? Bana da Remus öğretmişti ama denemeye hiç fırsatım olmadı." 

Sesli harfleri biraz uzatarak "Olabilir." dedim ve beş dakika sonra önümüze kek malzemeleri dizildi. Onunla sohbet etmek için "Günün nasıl geçti?" diye sordum "Beni özledin mi? Eve gitsem ve mükemmel kardeşimi görsem artık diye düşündün mü hiç?" Sahte bir hayranlık tonuyla iç geçirdi "Sensiz nefes bile alamıyorum."

Yıldızlar Ne Kadar Yaşar? | Regulus BlackOnde histórias criam vida. Descubra agora