26:Bu Bir İlk

1.2K 151 36
                                    

Herkesin beni almamak için farklı farklı bahaneleri vardı: Baykuş alabilecekken neden hayattan nefret ediyormuş gibi bakan bir kedi alayım? Kediler nankördür. Çok tüy dökerler ve pislerdir; Arsızlardır ve çok aç kalırlarsa seni bile yerler. Üstelik cadı beni satmak için övmesine rağmen kafesten çıkmayı bir türlü başaramadım.

Zamanla arama ilanlarım da kayboldu ama ben hala bu küçük dükkandaki daracık bir kafeste esirdim. En sonunda cadı bana acıyarak kafesimin kapısını açtı "Buradan çok uzaklaşmayacağına ve geceleri kafesinde yatacağına söz verirsen çıkmakta özgürsün. Anlaştık mı, Crookshanks?" Ona mırladığımda kulağımın arkasını kaşıyıp başımı öptü "Akıllı oğlum... Seni neden istemediklerini anlamıyorum."

Onunla birlikte dükkan içinde yürüdükten sonra arka kapıdan dükkanların arka tarafına geçerek çöp kutusunun içine daldım. Orada aradığım çok önemli bir şey vardı ve bu, hayatımızı değiştirebilecek bir belge niteliğindeydi. Kedi patilerimin işe yaramayacağını fark ettiğimde etrafımı kolaçan ettikten sonra insan formuna dönerek çöpü eşeledim. Rezil hayatımı daha rezil bir hale getirmem için bir bu eksikti.

O günün Gelecek Postası'nı çöpten çıkararak o kokuşmuş kutudan çıktım ve sırtımı duvara yaslayarak ilgili sayfayı açtım. Weasley ailesi üyeleri Arthur Weasley'nin kazandığı ödülle Mısır'a gitmişlerdi ve tüm aile piramitlerin önünde resim çektirmişlerdi. Gözüm yeniyetme bir oğlanın omzundaki bir fareye iliştiğinde kafamın içinde bir ses duydum Pettigrew'dan geriye sadece tek bir parmak kaldı... Black onu havaya uçurdu.

Eğer tüm teorilerim doğruysa o fare korkak Pettigrew'du. Önce Weasleyler'e sonra da ona ulaştım mı Sirius serbest kalacaktı ve onun hücresi artık gerçek suçlunun olacaktı. Gazetenin sayfasını kopararak resmi cebime, gazeteyi de çöpe attım. Yeniden kedi olarak içeri girdiğimde dükkan sahibesi cadı yine beni övüyordu "İşte, Crookshanks de buradaymış." Tezgahın öbür tarafındaki çocuk bir bana bir de babasına baktı "Ben baykuş istiyorum."

Günün sonuna geldiğimizde cadı beni kafese koydu ve yanıma büyükçe bir tas içinde su bırakarak kafesin kapısını kapattı "Çok sıcak bir akşam." Tüylerimi okşadı "O kürkün içinde bunalıyor olmalısın." Evet, çok sıcaktı ama yapabilecek bir şey yoktu. En azından pirelenmediğime şükrediyordum. Diğer hayvanları da kontrol ettikten sonra dükkanı kapadı.

Bizim dükkanın içinde uyku halinde hayvanlar olduğundan cadı, dükkanın ışıklarını açık bırakmazdı ama karşı dükkanın vitrininin ışıkları burayı bile aydınlatmaya yeterdi. Tüm dükkanlar en fazla ona kadar açık kalırdı. Gece yarısı ise yoldan tek insan geçmezdi. Tüm bunları gözlemlemem çok uzun sürmemişti. Ne de olsa on yıldır bu dükkanda kalıyordum.

Pencerenin önündeki kafesimden insanların evlerine koşuşturmalarını izlerken bir yandan da düşünüyordum. Weasleyler'e nasıl ulaşabilirdim? Arthur Weasley ve Bayan Weasley'nin yedi çocukları vardı ve en az dördü besbelli hala öğrenciydiler. Belki küçük kızları bir kedi isteyebilirdi. Ne de olsa kızlar kedilere bayılır ama öte yandan fareli çocuk ona engel olabilirdi.

Cama bir elin sertçe çarpmasıyla dalgınlığım geçti ve camlara ilanlar yapıştıran genç çocuğa baktım. Dükkandan dükkana koşuşturduktan sonra gözden kayboldu. Ben de kafamı uzatarak parlak vitrinli dükkana baktım. Belki bu bir rüyaydı ya da fazla düşünmekten aklım bana bir oyun oynuyordu bilemiyorum ama Sirius'un aranıyor olduğunu gördüm.

Her nasıl başarmışsa Azkaban'dan kaçmayı başarmıştı. Bu bir ilkti ve onunla nedensizce gurur duydum. Belki o da benim gibi resimdeki fare ile Pettigrew arasındaki benzerliği çözmüştü, belki de artık canına tak etmişti ve hayatına bir kaçak olarak devam etmeye karar vermişti. Her ne olursa olsun bu olay çok ses getirecekti.

Yıldızlar Ne Kadar Yaşar? | Regulus BlackWhere stories live. Discover now