YP 2 / BÖLÜM / 45

En başından başla
                                    

"Evet ama becerememiş... Bir dakika, bundan sana hiç bahsetmemiştim. Sen nerden biliyorsun?"

"Geçen gün Aras bey konusunu açmıştı. Ekin beyle konuşacağını ve daha önceden ona bu tür konularda yardım ettiğim için yardımıma ihtiyacı olduğunu söyledi. Onu ikna etmek için neler önü sürebileceğini tartıştık."

İnanmamıştım. Bir kaç saniyeliğine tereddüt etmişti ve her kelimesi biraz daha baskın oluyordu. Kelimeler arasında duraklaması, arada bir şaşırması... Bu işin içinde başka iş vardı ama hadi hayırlısı... Öncelikle başımdaki belalardan kurtulmak istiyordum. Daha sonra onu güzelce bir sorguya çekerdim.

Mesela...Karanlık bir odada üstünde fener tutarak baskı yapabilirdim, sonuçta benden korkar olmuştu, ne dersiniz?

"İnandım diyelim Cihat. Hadi sür bakalım. Götür bizi arabanın gittiği yere."

Şirkete vardığımızda içerideki bütün personeller biraz tedirgin duruyordu. Bir kaç dakika sonra asansörün açılma sesi ve bağrışmalar geldi ve ardından da sebebi.

Aras, Ekin'in kolundan tutmuş zorla çekiştirerek götürüyordu kapıya.

"Defol benim iş yerimden. Defol dedim sana, defol!"

Gördüğüm sahne üzerine bir kaç saniyeliğine bile şok geçirme gibi bir imkanımın olmadığını anlayıp onlara doğru hızla ilerledim ve Aras'ın Ekin'i sürükleyen koluna yapıştım.

"Aras, sakin ol ve bırak Ekin'in kolunu."

"Ayza, sen işime karışma. Çekil önümden!"

"Ciddi misin Aras? Bunu şimdi burada bütün çalışanlarının önünde mi yapalım?"dediğinde kaşları çatık, yarı terli ve damarları kalın kalın çıkmıştı alnından.

O sinirle bir göz gezdirdi etrafa ve ne durumda olduğunu fark edebildi. Kolunu hızla bıraktı ve ceketinin boynundan tutarak çekiştirdi, üstünü toparladı ve arkasını dönüp asansöre gitti.

Ekin de çok sevdiği koluna tekrardan kavuşunca kolundan tuttuğu ceketi çekiştirdi ve ceketin tamamiyle tekrardan bedenine oturduğunu görünce üstünü düzeltmeyi bıraktı.

"Ekin bey, buyurun yukarıya tekrar çıkalım ve bu olayları sakince konuşalım olur mu?"

Sinirden ve biraz da gururun kırılmasından kızaran yüzü büsbütün morarmıştı cümlem üzerine.

"Beni o herifin yanına tekrar çıkartabileceğinizi sanıyorsanız, yo yo yanılıyorsunuz Ayza hanım. Derhal buradan gidiyorum ve size dava açıyorum. Bundan sonra avukatımla konuşursunuz çok isterseniz."

Tehdit mi? Bana? Bir de bana?

"Olayların sizin anlattığınız gibi gelişeceğini hiç sanmıyorum Ekin bey. Özellikle elimde çok hoş anılara tanıklık edebilecek bu tür kanıtları sizin avukatınızla paylaşmam sanırım sıkıntılı olabilir. Tabi ben karışmak istemem sizin kararlarınıza, ne haddime... Yine de size tavsiyem bu sorunu aramızda konuşup tatlıya bağlamak."dedim olabildiğince yapmacık bir şekilde gülümseyerek.

Çatık kaşıyla birlikte Aras'ın yaptığını yapıp sağı solu inceledikten sonra o da asansöre doğru yol aldı.

Bende içerde çalışan ahaliye dönüp konuştum.

"Sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz takdir edersiniz ki. Umarım anlayışla karşılarsınız."deyip Cihat'a doğru yöneldim ve elimde ki çantayı verdikten sonra ona hızla buradan uzaklaşmasını yoksa elimizdeki kanın ona da bulaşacağını söyledim.

Kamer ile birlikte asansör ile yukarıya çıkarken bir anda birbirimize dönüp kahkahalar atmaya başladık.

"Hahah İkisi de... İkisi de morarmıştı değil mi?"dedim kahkahalarımın arasında zar zor. İki büklüm olmuş gülüyorduk.

O da gülmekten konuşamayacağını anlayınca yüzünün etrafında işaret parmağıyla daireler çizip kafasını onaylayarak salladı.

"Peki ya Ekin beyin kolundan tutmasına ne demelisiniz Ayza hanım?"dedi kahkahalarının arasında.

"Vov, o bu yıla damgasını vuracak. Keşke bu şirketin dedikodu dergisi falan olsaydı."dediğimde dink sesini duyduk ve ikimizde bir kaç saniye içinde doğrulup tüm ciddiyetimizi yüzümüze yansıttık.

"Ben yokken gülmek yok Kamer bey."dedim ciddi bir şekilde.

"Tabiki Ayza hanım, bu anlaşmaya sadık kalacağım."

Dişlerimizin arasından çıkıp gitmek isteyen kahkahaları sadece yüz felci geçirmek üzere olan tepkilerle tutabildik.

Odaya girdiğimde Aras koltuğunun arkasındaki, boydan boya dışarıyı kesinlikle mükemmel bir şekilde yansıtan camdan dışarıyı seyrediyordu iki eli cebinde.

Ekin bey ise çocukların beşiklerinin yakınlarında duruyordu. Onları izlemiyordu ama bir şeyler düşünürken dalmış gitmişti ve gözleri onlardaydı.

"Mümkünse çocuklarımın üzerinden gözlerinizi alın."dedim kapıdan içeriye girerken.

İkisi de bir anda bana döndü.

"Ayza bu herifin burda ne işi var."

"Asıl Aras Beyin bana böyle davranmaya ne hakkı var?"

"Sen sus lan! Kafanı dağıtmamak için zor tutuyorum kendimi."

"Gel, gel hadi dağıtsana!"

"İkiniz de susun!"diye bağırdığımda çocukların agu bugu sesleri bile kesilmişti sesimin yankılanmasından.

"Çocuk gibi olmayı bırakın ve bu sorunu iki yetişkin, şirket sahibi, olgun erkekler gibi çözün. Nesiniz siz? Ergen mi?"

İkisi de bozulmuş bir şekilde birbirlerinin aksi yönüne döndüler.

"Şimdi anlıyorum ki bir tatsızlık çıkmış. Tatsızlığın sebebi ise yüksek bir ihtimalle hisse devri."dediğimde Ekin gözleri iri bir şekilde bana döndü.

"Ne var çok uzun bir süredir üçümüzün gündeminde bu var?"dedim bildiklerimi çaktırmamak adına.

"Ve eminim vereceğim teklif üzerine kesinlikle hisselerin devrini biraz ertelemeyi kabul edeceksiniz!"

YENİ PATRONUM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin