YP 2 / BÖLÜM / 29

17.2K 1.2K 28
                                    



Soğuk ormanda dakikalarca yürümüştüm. İlkbaharın gündüz ve güler yüzü geceleri şeytani bir berbere benziyor ve tüm tüylerimi adeta teker teker tıraş etmek için hazırlanıyordu.

Ormanlar karanlığın kızgın yüzünde hışıldıyor, ayın cılız ışığının yolumu aydınlatmasına izin vermiyorlardı. Telefonumun şarjı yoktu ve tıpkı kader gibi doğa ana da bana düşmandı.

Üşümüştüm. Ellerimi kollarıma götürüp sıvazlamak işe yaramıyordu, yürüyeli ne kadar olmuştu bilmiyordum ama Ayla'nın da izini kaybetmiştim.

Ben polisi arıyana kadar ikiye ayrılan orman patikasından herhangi bir yolu seçen Ayla'yı takip etmek için ayak izi olan yolu seçmiş ve yürümüştüm lakin anlaşılan bana oyun oynamıştı. Geldiğimi anlamış mıydı ki?

Daha fazla dayanamıyordum artık yanaklarım titremeye başlamıştı.

Ormanın ıssız sesi ve hayvanların uykusunda yaptıkları uğultu senfoni şeklindeydi ve açıkçası pek de güzel bir konsere benzemiyordu.

Geriye gitmeyi denemeliydim artık, belki arabamı tekrar bulabilirdim. Yapmam gereken tek şey anayolu bulmakta.

Tüm bu düşünceler arasında duyduğum bir kaç fısıltı dikkatimi çekmeye başlamıştı.

"Hayır hayır kimse takip etmedi."

"Emin misin?"

Duyduğum bir erkek ve bir de Ayla'nın sesiydi.

"Evet eminim, al bu mektubu ve ilet ona. Çok dikkatli olmasını söyle. Çünkü artık yavaş yavaş farkına varıyorlar ve o Ayza denilen kadın kocasını ve kızını bulabilmek adına her şeyi yapabilecekmiş gibi duruyor."

Durdurmalıydım, ama tek gidemezdim elimde herhangi bir silah yoktu. Ama, ama bir şekilde bir bilgi edinmeliydim. Şu anda bu elimdeki tek şanstı.

Elime aldığım ilk kalınca odunla birlikte yavaşça konuşmayı duyduğum yere doğru ilerledim. Arkası dönük olan adam ve karşısındaki Ayla, karanlıktan farkıma varamamışlar uğultulardan ayak seslerimi duyamamışlardı.

Ağacın hemen arkasındaydı ve benim biraz cesaret toplamam gerekti.

Açıkçası şu anda birisinin karşıma geçip hayatım boyunca yaşadığım serüvenleri ve nasıl onlarla başa çıktığımı hatırlatıp bana moral konuşması yapması gerekti ama vakit yoktu.

Adamın arkasına bir kaç adım daha ilerleyip elimde ki kalın odunu iki elimle güzelce bir kavradım.

Ayla beni fark edip elini ağzına şaşkınlıktan koyana kadar arkası dönük adama son hiddetimle vurdum.

Yere bayıldığında yüzü yere gömülmüş bir şekilde öylece yatıyordu.

Elimdeki odunla Ayla'ya doğru sinirle yürürken Ayla da elini bana doğru çevirmiş ve sakin ol dercesine bakarken konuşmaya başladım.

"Demek ablandan haberin yoktu öyle mi?"

"Ayza, açıklayabilirim. Lütfen sakin ol. Lütfen!"

"Bana bu dünya da söylenmesi gereken en son cümle şu anda bu olmalı Ayla!"dedim ismini bağararak söylerken.

Bir an gözleri arkama kaydı ve sonra yavaşça ellerini yere indirdi. Arkamı dönmeye çalıştığımda gördüğüm tek şey büyük bir karanlığın bana yaklaştığıydı.

...

Gözlerimi araladığımda yerde öylece yatıyordum. Ayla ile kapişonlu adam bir kaç adım ötemde olabildiğince kısık bir sesle bir şeyler konuşuyorlardı.

YENİ PATRONUM 2Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin