YP 2 / BÖLÜM / 38

17K 1.1K 278
                                    

Ayça'ya her gün biraz daha mı yemek götürüyordu Aras? Mapus damlarına düşmüş diye ona acıyor muydu? Yoksa Ayça, Aras'ı yemek getirmezsen tekrar zarar veririm ailene diye tehdit mi etmişti?

Tamam, biliyorum şu anda hamile olma ihtimalini düşünmek daha mantıklı geliyor ama olabildiğince aklımdan uzaklaştırmaya çalışıyorum. Neden biliyor musunuz? Çünkü Aras böyle bir şeyi asla yapmaz, ASLA!

Gecenin saat ikisinde beynimden atamadığım bu düşüncelerle tavanı izliyordum. Bir kaç dakika sonra Aras'ın telefonu titremeye başladı.

Gözlerimi sımsıkı kapatıp uyuyor numarası yaptım. Acaba kim arıyordu? Aras telefonu alıp parmak uçlarında banyoya doğru gidip çocukları ve beni uyandırmamak amaçlı kısık sesle konuşmaya başladı.

Tabi ben durur muyum? Kapının arkasına kulağımı yerleştirdim ve dinlemeye başladım.

"Sözleşmeyi henüz okumadım Ekin bey, neden bu kadar acele ediyorsunuz?"

"..."

"Biliyorum süre dolmak üzere ama lütfen biraz zaman verin."

"..."

"İyi geceler Ekin bey, görüşmemek üzere."

Sesler kesildikten sonra bir tekme sesi ve ufak bir inleme geldi. Sözleşmenin imzalama süresi dolmak üzereydi ve Aras bir sözleşme mi imzalayacaktı? Cidden bunu yapacak mıydı?

Hızla yatağa ilerleyip sırtımı döndüm.

Bir kaç saniye sonra banyonun kapısı açıldı ve Aras yanıma yatıp belime sarıldı.

"Ayza, çok karışık durumdayım."dedi sesi titreyerek. Kısık sesle konuşup beni uyandırmamaya çalışıyordu.

"Şu anda yardımına ne kadar çok ihtiyacım olduğunu bilemezsin. Ama... Ama bunları sana söyleyemem. Bunları sana ben anlatamam. Ne olur, beni bu çukurdan çıkar."

Ağlıyordu, o sert Aras Kılınç şu anda hıçkırarak ağlıyordu. Gözlerim doluyor, boğazım yanıyordu, yüzümü buruşturmuştum ama onunla birlikte hıçkıramıyordum. Bana sarılmış benden yardım dileniyordu, ona dönüp her şeyin biteceğini, daima onun yanında olduğumu bir türlü söyleyemiyordum. Kollarıma sarıp omuzumda ağlamasına müsade edemiyordum. Gururlu bir erkek, korkak gibi uykularıma fısıldıyordu, onu bu aciz durumda yakalamak istemiyordum.

Yarın, bir şeyleri yakalayabilecektim. Kutulardan sadece on tane kalmıştı.

***

"Ayza Hanım, burada bir kutu buldum, ama üzerinde ne isim var ne de başka bir şey, içi de bomboş."

"Cihat, belki yeni bir kutu almıştır ve bu tür şeyleri doldurmak için sırada ki adamı bekliyordur."

"Hayır Ayza hanım, bu kullanılmış ve eskitilmiş. Üstünde bant izleri var. Diğer hiç bir kutu bantlanmamıştı."

Duyduğum cümle üzerine bir kaç adım ötemde olan Cihat'ın yanına gidip elinden kutuyu aldım ve inceledim.

"Demek ki önemli birisiymiş Ayza Hanım, bantlanan tek kutu bu."

Kafamı onaylarca salladım.

"Şurada üç kutu daha var. Sen onu inceler misin? Bende biraz bu kutuya bakmak istiyorum."

Bahanem boşunaydı. Aklım karışıktı. Dün geceden sonra kafamı toparlayamamıştım. Aras'ı nasıl kurtarabilirdim, bu düştüğü çukur neydi?

"Ayza hanım, inanmayacaksınız... Kimi bulduğuma inanamayacaksınız."

Düşünürken, fark edemediğim göz yaşlarımı sildim ve Cihat'a döndüm.

YENİ PATRONUM 2Donde viven las historias. Descúbrelo ahora