YP 2 / BÖLÜM / 44

22.9K 1.2K 512
                                    


"Neler diyorsunuz siz Ayza hanım, söylediklerinizi kulaklarınız duyuyor mu?"

"Evet amirim, bunda şaşıracak ne var?"dedim şaşkın gözlerle.

"Şaşıracak ne var öyle mi? Bize o kadını buldurtmak için uykuyu haram ettiniz, gece demediniz gündüz demediniz siz de uyumadınız, elinizden gelse idam cezasına siz karar vereceksiniz ve şimdi geçmiş karşıma bunda ne var diyorsunuz? Yo, yo bu o kadar kolay değil, hem siz bunu ne kadar isterseniz isteyin, işlediği suç sizi ve bizi aşar, adam kaçırmaktan tutuklu o, sizin şikayet dilekçeniz ile mi girdi sanıyorsunuz oraya?"

"Bakın, ben de onu buradan kolayca alıp götüreceğimi düşünerek gelmedim, bana yardımcı olursunuz, bunu yaparken ne tür zorluklarla karşılaşacağım hakkında beni bilgilendirirsiniz diye geldim. Madem bu kadar sinirleneceksiniz bende tek başıma yaparım."diyerek çantamı koluma taktım.

"Bakın Ayza hanım, niyetimi yanlış anlayın istemedim, sinirlenmemin sebebi bu denli fikirinizden kolay vazgeçmeniz..."

Durup derin bir nefes aldım.

"Benim için de çok zor bir karar oldu, emin olun işimiz bittiğinde adaletin kucağına sağ salim tekrar teslim edeceğiz, ama orta da bizim bile bilmediğimiz şeyler dönüyor ve bunu Ayça olmadan öğrenemeyiz, her şey tam anlamıyla açıklığa kavuşmuş değil amirim. Yardımınıza ihtiyacım var."

Sakallarını sıvazlarken masasına yaslanmış beni dinliyordu. Her ne kadar bahsetmek için biraz geç olsa da dışarıdan bir amirin olamayacağı kadar genç ve dinç duruyordu. Esmerdi, gözleri iriydi ve adeta kendini bu işe adamıştı.

"Eğer bu şikayetinizi geri alır ve beraatini talep ederseniz bir daha onu bu suçla içeriye tıkamayız. Nasıl geri hapishaneye göndermeyi düşünüyorsunuz Ayza hanım?"dedi şaşkın gözleriyle.

"Bana güveniyor musunuz?"

"Açıkçası bir kaç dakika öncesine kadar evet. Lakin şimdi ne yapacağınızı kestiremiyorum."dedi mimiklerini kullanarak.

"O zaman şimdilik bana güvenmeye çalışmakla yetinmelisiniz, sizi temin ederim amirim, işimiz bittiğinde kucağımda bir çuval dellile onu size getireceğim."

Kasvetli odasında olta atmaya başladı. En son pencerenin önüne gelip abajurunu yukarıya doğru çekti ve işkence çeken güneş ışıkları odaya doldu. Bana döndü ve tek kaşını çatarken bir yandan da gülümsüyordu.

"Neler dönüyor bilmiyorum ama, siz bana bu davada yardım ettiniz, hatta bu dava sayesinde terfi almak üzereyim, bu yüzden bende size yardım etmekten çekinmeyeceğim Ayza hanım. Buyurun, ne gerekiyorsa yapalım."dedi kapıyı göstererek.

İş vaktiydi...

***

Yorgunluktan bitmiş bir şekilde ayaklarımı uzattım. Gözlerimi kapattım ve henüz eve geleli bir kaç saniye de olsa rahat nefes almaya başladığım için Allah'a şükrettim.

"Anne!"diye inledi Sibel. Ve kapıyı açar açmaz koşup üzerime atladı.

"Anne ben seni çok özledim."

Boynuma atlayıp, kucağıma uzanmış yüzüme öpücükler konduruyordu.

"Sakin ol, anne bir yere kaçmıyor. Ya da kaçıyor mu?"diye sordu Aras imalı bakışlarla.

"Eğer bu gün yorgunluktan ölmezse, kaçmayacak."

"Anne ne oldu biliyor musun? Babam birisiyle kavga etti."dedi gözlerini kocaman kocaman açıp dudaklarını bükerek. Yeşil gözlerine kırmızı dudakları eşlik edince onun söylediklerine pek odaklanamıyorsunuz. Ama konu önemli olduğu için şimdilik tatlılığına dalmamak gerekti.

YENİ PATRONUM 2Where stories live. Discover now