YP 2 / BÖLÜM / 44

Start from the beginning
                                    

"Neler oluyor Aras?"

"Neler olacak, annesine çekmiş başka bir şey olduğu yok. Ağzında bakla ıslanmıyor..."dedi sitem edercesine ve Sibel'i benden alıp kucakladı.

"Hani anneye söylemek yoktu küçük hanım."dediğinde sanki yaptığı yaramazlıktan mutlu olurmuşcasına gülümsedi ve Aras'ın boynuna sarıldı.

"Böyle şirinlik yaparak kurtulacağını sanıyorsan yanılıyorsun..."dedi Sibel'in sırtını sıvazlarken.

Sibel ise kafasını kaldırıp aynı şaşkınlıkla bakarak;

"Ama her zaman işe yarıyor."dedi yarı pertek diliyle.

"Seni küçük cadı."deyip gıdıklamaya başladı.

Bir kaç dakika sonra Sibel'i oyun odasına çocukları ise salondaki beşiğe bıraktırtmış ve üzerindekileri değiştirip ince bir eşofman takımıyla gelmişti.

"Neler olduğunu anlatacak mısın?"

"Ekin geldi, onu ikna edebileceğimi sanmıştım ama iş sözlü kavgaya geçti."

"Sözlü olduğuna emin misin?"(Lütfen burada yok yazılı gibi bir espri yapmayın =( )

"Yani şimdilik öyle kaldı, ama hisseleri alma konusunda kararlı. Onu nasıl ikna edebileceğimi bilmiyorum."

Biraz oturup düşündüm. Aras beni kolumdan tutup kendi kucağına yatırırken Ekin'e ne söylesek de ikna olsa diye düşünüyordum. Saçlarımın arasına parmaklarını koyup gezdirirken beni tamamen uyuşturmuş ve etkisiz hale getirmişti.

"Peki sen ne yaptın bu gün?"

"Hallettik, yarın kefaret parasını ödeyeceğim. Ondan sonra plana uymaya devam edeceğim."

"Peki o kadar kuşu nerede bulacaksın?"

"Cihat o işi ayarladı. Sen onun kuşları sevdiğine eminsin değil mi?"

"Evet, beni kaçırdığında odada bir kuş beslediğini görmüştüm."

"Geriye tek bir sorun kalıyor, o da kavanozlara Ayça'nın göremeyeceği delikler açmak. Kuşların benim yüzümden ölmesini istemiyorum."

"Neden bunu yapıyorsun ki? Direk eve götür ve hapset."

Kucağından kalkıp kaşlarımı çattım.

"Hayır, kendisine de o korkuyu yaşatacağım. Karnında çocukla kapalı bir otoparkta, yerde kavanozların dibinde en sevdiği hayvanların işkence çektiğini görürken bir yandan da göbeğinde soğuk bıçağın keskin tarafını inceden inceden hissetmesini istiyorum Aras."

Yüzümü avuçlarının içine aldı.

"Bunca zahmete değecek mi?"

"Keşke bu intikamı alırken alabileceğim zevki sende alsan Aras."dedim kararlı bakışlarla.

"Vov... Bu sıralar seni kızdırmasam iyi olur."

"Bence hayatının geri kalanında bana hizmet etsen keyfim hiç bozulmaz."dedim tekrar kucağına yatarak.

"Ne yaparak başlamamı istersiniz?"dedi eli belime kayarken.

"O eli oradan çekerek işe başlayabilirsin."

"Ya da?"diye sordu başka bir yolu olmasını istermişcesine.

"Ya da bir kutu dolusu çilekle işe başlayabilirsin."

"Bunu diyeceğini bildiğim için hazırlıklı geldim."dediği sırada elinde bir kutu dolusu kıpkırmızı sulu sulu çilekle bir koruma girdi salona.

"Ciddi olamazsın. Bu imkansız, hem de bu mevsimde. Bu kadar iri çilekler..."dedim kutuyu önüme koyan korumaya bakarak.

"Sen sadece imkansız de ve geriye yaslanıp izle."dedi keyifle.

"Hop hop havalanma."dedim ağzıma bir tane çileği tıkıştırırken.

Ben çilekleri üçer beşer tane atarken koltukta geriye yaslanmış biraz anlamsız biraz da keyif dolu bakışlarla izliyordu.

"Çocuk doğduktan sonra ne planlıyorsun, çok merak ediyorum Ayza?"dedi bana hayran hayran bakarken.

Son çileği ağzıma attığımda konuştum.

"Keşke Mert burada olsaydı. Belki onun üstüne kakalayabilirdik. Ama o masum bebeğe de kıyamıyorum. Bir şeyler planlayacağım. Aklımda bir kaç fikir var."

Aras bir kaç saniye daha öylece baktıktan sonra kalktı.

"Hadi gel film izleyelim."

"Ne izleyeceğiz."dedim ağzımdakileri yutkunarak.

"Ne istiyorsun?"

"My name is Khan."dedim.

"Sıkıldım senin hint filmlerinden, ben hızlı ve öfkeliyi izleyeceğim."dedi arkasını dönüp giderken.

"Hem soruyorsun hem itiraz ediyorsun. Öküzsün, odunsun, başka bir açıklaması yok. Hem öküz hem odun olmayı nasıl beceriyorsun ben anlamıyorum canım, insan da biraz insanlık özellikleri olur mesela öküzlüğü bırakabilirsin, ya da odunluğu ya da..."

"Tamam Ayza, sus dediğini izleyeceğiz. Yeter ki sus. Ya sen böyle düşünceliyken, böyle stresli iken daha sessizdin daha güzeldi sanki."

Bir kaç saniye boyunca öylece baktım. Ağzımı açıp bir şeyler demek istiyordum ama diyemiyordum. Bende sinirden;

"Off..."diye yerimde tepinmekle yetindim.

Aras filmi dvd ye yerleştirirken onu gizlice hayran hayran izliyordum. Hem baba olmayı hem de bana katlanmayı çok iyi beceriyordu evet ama üstüne üstlük spor yapıp form tutmaktan da geri kalmıyordu.

Hala ilk gün ki gibi yakışıklı, sert ve bir o kadar da merhametli idi. Mesela eğilip doğrulurken kol kaslarından televizyonu göremiyorsunuz ama o kolların arasında çok rahat film izlerken uykuya dalabiliyorsunuz...

***

"Her şey hazır mı Cihat?"

"Evet Ayza hanım, birazdan çıkacak."

"Kimin çıkarttığını bilmiyor, değil mi?"

"Hayır, bilmiyor Ayza hanım."

"Her kavanoz da nefes alabilecekleri delikler var değil mi?"

"Evet Ayza hanım, umarım çektiğimiz zahmete değer."

Kapıdan elinde ufak bir valizle şaşkın şaşkın adımlar atıp sağa sola bakan Ayça'yı gördüm ve güneş gözlüklerimi çıkartıp gözlerimi bir saniye bile ondan ayırmadan cevap verdim.

"Emin ol değecek Cihat, emin ol..."

YENİ PATRONUM 2Where stories live. Discover now