- 44. - PİŞMANLIK?

1.8K 147 114
                                    


Esselamü aleyküm cankuşlar :) Nasılsınız bakalım? Umarım yeni bölümü severek okursunuz. Değerlendirmeleriniz benim için önemli.
Hepinize iyi okumalar diliyorum ❤

Bu bölümde Erdem'den de bir kısım olduğu için bölümü sevgili dostum YusraKoyuncu ve sevgili okuyucum Sedamavii ye ithaf ediyorum :)

Medya-Bölüm şarkısı : Nurettin Rençber / Yürürüm

Erdem'den

Gecenin karanlığı sanki kalbimin aynasıydı. Sessizliği sanki kalbimin sesi... Kimsenin duymadığı gizemli bir ses, korku salan ama bir o kadar sakin bir karanlık... Kaldırımda yürürken karşıdan gelen bir adama baktım. Acaba onun da canı yanıyor muydu benimki gibi. Son zamanlarda hep bunu düşünür oldum ; acaba başka insanların da canı yanıyor mu benimki kadar? Adam ifadesiz bir şekilde yanımdan geçip gitti. Ardından gelen genç bir guruba baktım. Kendi aralarında konuşuyorlardı ama ne dediklerini asla kavrayamıyordum. Öylesine yoğun duygular sarmıştı ki kalbimi, aklımı düşünmeye teşvik edemiyordum. Ağır geliyor bazı duygular. Özlemek çok ağır geliyor, ve de ağır basıyor. Kalkıp gidesim vardı yanına , birazcık isteseydi eğer beni yanında , bir kere bile düşünmezdim giderdim. İstemediğini söyledi ve gitti. Ardında ne bıraktığına dönüp bakmadı bile. Hoş onun da benden farkı yoktu. Ben gidişine ağlarken o da Kerim'i ardında bıraktığına ağlıyordu. Meşgul bir kalbe girmek kadar zor bir şey varsa o da kendi kalbini sessize almaktır. Sessize aldım. Çalıyor, çalıyor, habire bıkmadan usanmadan çalıyor. Duyan yok, o çalmaya devam ediyor.

Kerimlerin evine geldiğimde derin bir nefes alıp verdikten sonra zile bastım. Kapı açılmadan hemen önce mutlu bir aile ortamını bozmamak için zor bir tebessüm yerleştirdim yüzüme.

- Kardeşim, hoşgeldin.

- Hoşbuldum, geç kalmadım değil mi?

- Yok yok, tam vaktinde geldin. Birazdan sofrayı kuracağız.

İçeriye girip kapıyı kapattım. Ayakkabılarımı çıkarıp Kerim'in önüme bıraktığı terlikleri giydim. Salona girmeden hemen önce Gülşen Teyze'yi karşımda görünce afalladım bir an. Öldüğünü zannettiğimizde ne çok ağlamıştık Kerimle. İkinci annemdi o benim. Gözlerimin dolmasına izin vermeden koşar adımlarla aramızdaki mesafeyi kapatıp açmış olduğu kollarına attım kendimi. Sarıldığım an engel olamadım dolan içimin taşmasına. Yanan gözlerimi yumup daha sıkı sarıldım.

- Erdem, hoşgeldin oğlum.

Geri çekilmeden hemen önce elimin tersiyle gözlerimi sildim.

- Hoşbuldum Gülşen Teyzecim. Nasılsın?

- Şu an benden iyisi yok bu dünyada, emin ol. Sen nasılsın Erdemcim?

- Ben de iyiyim.

En son ne zaman iyi olmuştum, hatırlamıyorum. Belki de uzak bir zaman değildi ama yine de haytırlayamadım.

- Hadi gel, içeri geçelim. Sofrayı kurmaya başladılar kızlar.

- Kızlar? Yoksa Merve de mi burada?

- Keşke oğlum, keşke o da burada olsaydı.

Merve'nin durumuna çok üzülüyordum. Ama onu da en kısa zamanda getiecektik buraya.

AŞKIN ÖRTÜSÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin