- 26 - KIZ KARDEŞ

1.8K 183 25
                                    

ALLAH'ın selamı üzerinize olsun cankuşlarım benim. Kısa demeye dilim varmıyor ama uzun olmayan bir bölümle geldim. Bu seferlik idare edeceksiniz beni 😊 Okuyan herkese teşekkürler. İyi okumalar diliyorum. Selam ve dua ile...

Bölüm şarkısı : Mithat Can Özer - Ateş Böceği

Rüveyda'dan

Yapamıyorum. Denedim olmuyor, yapamadım işte. Sevdalanmak ağır bir yük. Yapamam dedim. Buna rağmen denedim. Daha yolun başında terk etti beni sevda. Yarı yolda kalmaktan korkarken ben, yola çıkmadan tükettim tüm duygularımı, acılarımı... Ben hissetmekten korktuğum duyguları, köşe bucak kaçtığım o duyguları yaşayacak birini buldum sanmıştım. Onu gerçekten sevebileceğimi düşünmüştüm. Ağır başlı, efendi, kibar, adam sanmıştım onu. O ise 'alıyorum'demişti. Canımı almıştı benden, duygularımı almıştı evvelden. Parayla her şeyi alabileceğini düşünen bir züppeden başka bir şey değilmiş. Bir 'mal ' gibi satın almak istemişti beni. Oysa eskidendi insan ticareti. Eskidendi köle satın almak. Eskidendi insanların duygularını bedenlerinde esir edip, o bedenleri kullanmak. Şimdi ne eskiydi zaman, ne de ben bir köle. Ne hakla böyle bir şey söylerdi. Nasıl yapardı böyle bir şeyi. Dahası neden istemişti beni parayla dayımdan almayı? Nedense neden... Sonuç olarak parayla satın alınacak değerde tutmuştu beni. Bunun karşılığı sevda olmamalı. Elimle çıkardığım kalbimi yüreğimi ona uzatmak üzereyken kala kaldım yüreğimle bir başıma ortada. Ne geri koymaya mecalim var, ne de başkasına uzatmaya cesaretim. Yüreğim kan akıtırken, gözlerim yaş akıttı. Titrekçe nefesimi dışarı vererek oturduğum banktan kalktım. O burada ağlarken ben onun yaralarını sarmak istemiştim. Şimdi aynı yerde onun açtığı yaralar yüzünden ben ağlıyordum. Yavaş adımlarla yürümeye başladım. Önümde duran kişiyi fark edince başını kaldırdım yerden. Emre öfkeli bir şekilde dikilmişti karşıma.

- Ne oldu Rüveyda? Başın göğe erdi mi?
- Konuşmak istemiyorum Emre.

- Konuşma zaten. Konuşmaya yüzün olmasın biraz. Az sus da bu kez beni dinle dikkatlice. Kulak ver bu defa söyleyeceklerime. Boşuyorum seni. İstediğin gibi bak boşanıyorum senden. Boş ol, boş ol, boş ol. Hadi git şimdi parayla yakala aradığın mutluluğu. Ne sandın? Bu zengin züppenin gerçekten seni seveceğini mi sandın? Şimdi git evlen onunla da gör bak neymiş pişmanlık? Git bak bakalım Kerim Bey şiir mi okuyor sana yoksa paralarını mı konuşturuyor karşında? Satın alındığın bir evde ne kadar mutlu olmayı başarabileceksin bakalım ezilmeden.

Daha fazla konuşmasına izin vermeden öfkeyle karışık kırgınca bir tokat attım yüzüne. Söylediği cümlelerin haklılığı kalbimi sıkıştırmıştı. Nefes alışımı zorlaştırmıştı. Gözlerimin kararmasıyla tutunacak bir yer aradım ama Emre'den başka biri yoktu yanımda beni tutabilecek...

*****************************


Gözlerimi açtığımda etrafı inceledim. Sultan Ablaların evindeydim. Bir müddet kendime gelmeye çalıştım. Sonra yavaşça doğruldum uzandığım yerden. Kapı açılınca ayaklarımı toplayıp oturuşumu tamamen düzelttim. İçeri Sultan Abla, Bilal Abi ve Emre girmişti. Sultan Abla telaşla gelip yanıma oturdu.

- Hemen kalmasaydın keşke canım. İyi misin?

- İyiyim abla, telaş etme.

Bilal Abi de telaşını ele vermeden sakinliğini koruyarak konuşmaya dâhil oldu :

- Korkuttun bizi bacım. Çok şükür iyi görünüyorsun.

Bilal Abi 'nin sözlerine sadece gülümsemekle yetinmiştim. Bilal Abi ve Sultan Abla'nın öfkeli bakışları ara ara Emre'nin üzerinde dolaşırken sonunda o da konuşacak cesareti buldu.

AŞKIN ÖRTÜSÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin