- 33 - DEPO

1.6K 148 43
                                    


Selamünaleyküm cankuşlar. Uzun bir aradan sonra tekrardan ben geldim. Sizi bölümle başbaşa bırakmadan önce söylemek istediğim bir şey var. Okunma sayısına oranla oy ve yorumlar çok az malesef. Bu da beni çok üzüyor ve gerçekten motivasyonumu düşürüyor. Bir yerden sonra yazma isteği bile kalmıyor. Yorumlarınızı gerçekten merak ediyorum. Yorum yapmadan geçmeyin lütfen cankuşlar. Sizleri seviyorum 😇 Selametle... İyi okumalar

Bölüm şarkısı: Sezen aksu -Tükeneceğiz

Mutluluğu elinde tutmak ona ulaşmaktan daha zordur. Tek bir hata kaybettirir bazen insana mutluluğu. Korkum bundan yanaydı. Rüveyda şu an hayal ettiğim yerdeydi , evet. Ama onu kaybetmek korkusu bu sevinci yaşamama izin vermiyor. Onu kaybetmek için bir nedenim yoktu ama kaybettirecek çok nedenim vardı. Bunlardan birisi de onu kaçırmadan önceki gün nişanlanmış olmam...

Bu karmaşayı bir an evvel çözmem lazımdı. Ama ondan önce yapmam gereken başka bir şey var ; Bilal Abi'den bize dini nikah kıymasını isteyecektim. Yoksa bu kız kalmazdı benimle aynı evde. Kalması da doğru değildi zaten. Arabayla sahil kenarındaki kordondan geçerken yolu kapatan bir gurup yüzünden durmak zorunda kalmıştım. Olayı anlamak için kontağı geri çevirip el frenini çektikten sonra indim arabadan. Kalabalığın ortasında iki kız vardı. Çevrelerinde ise bir gurup genç kapatmıştı. Çakal sürüsü demek daha iyi olurdu aslında. Olayı anlamak çok zor görünmüyordu ama emin olmak için iyice yaklaştım. Kızların korktuğu, etraflarını aç köpekler sarmış gibi bakmalarından belliydi. Bir süre sadece sessiz kalıp olacakları izledim. Gençlerin arasından sıska, uzun boylu olan öne çıktı önce.

- Hadi ama, uğraştırmayın bizi. Çok eğleneceğiz, pişman olmayacaksınız.

- Ahmet, bırak abicim kuzu bunlar. Gidelim başka yerde avlanalım. Bize kuzu değil, aslan lazım.

Hepsi bir ağızdan gülünce sinirlerim tepemi zorlamaya başlamıştı.

- Niye öyle diyorsun lan? Kuzular da çok eğlenceli.

- Fazla nazlılar ama.

- Nazları bize sökmez.

Ahmet dedikleri çocuk kızlardan birinin kolunu tutup çekiştirmeye başladı. Bir diğeri de diğer kızı... Kızlar direnirken ağlamaya başlamışlardı. Tam ağzımı açacakken başka bir ses lafı ağzımdan aldı :

- Bırakın lan o kızları !

Heeyytt bee... Kardeşim benim. Erdem'in sesiyle hepsi karşı tarafa yönelirken ben de iyice yaklaştım yanlarına. Gurubun başkanı Ahmet olacak ki söz hakkını bir başkasına bırakmıyordu.

- Sahibi misin?

- Yok onların değil de eğer bırakmazsan birazdan senin sahibin olacağım.

Bu Erdem'in en kibar küfür ediş şekliydi. Ahmet alay edercesine güldükten sonra eliyle işaret vererek bütün arkadaşlarını harekete geçirdi. Hepsi Erdem'in üzerine yürürken ben de arkalarından onların üstüne yürümeye başladım. Uzun bir dövüşün ardından ne onlar bizi yere serebildi ne de biz oldukça kalabalık bir gurup olan onları... Yorulmuş olacaklar ki pes edip gittiler sonunda. Kavga esnasında kızlar kaçmışlardı neyse ki. Nefes nefese kalmış bir şekilde kendimi biraz ilerideki çimlere bırakınca Erdem de aynı şekilde yanıma uzandı.

- İyi işti devrem, helal olsun.

Erdem oralı olmadı. Hâlâ kırgındı bana. Nefesi düzene girince doğruldu. Bu kez beni dinlemeden gitmesine izin vermeyecektim. Yere dayadığı kolunun dirseğini kırarak tekrar uzanmasını sağladım. Sırtı yere çarpınca acımıştı muhtemelen ama hak etmişti de biraz.

AŞKIN ÖRTÜSÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin