- 5 - YENİDEN AŞK

4.3K 336 21
                                    


Medya : şarkı, Aytekin ataş - Mecnunum leylamı gördüm

Onu toprağı anımsatan gözlerinden tanıdım. Ama o öldü. Yoksa ölmedi mi? Konuşuyordu bir de, ölüler konuşamaz ki. Ben ne saçmalıyorum. Konuşmayı bırak ölü biri böyle karşımda duramaz.

- Bilal Abi, n'olur yardım edin. Sultan Abla evde mi? Lütfen saklayın beni, peşimdeler.
- Sakin ol Rüveyda , geç içeri hele.

Rüveyda... Yavaş yavaş, adım adım... Bildiğim kadarıyla bu anlama geliyordu. Tahminimdeki ismi çürütürcesine yakışan bi isimdi bu ona. Ne güzel bir isim, şiir gibi...

Kapıyı kapattılar. Rüyada gibiydim. Arkadan Bilal Abi'nin eşi gelip telaşla söze karıştı :

- Hayırdır canım benim? Kimler peşindeler? Gel içeri biraz soluklan bakalım.

Yemek yediğimiz odaya geçtiler. Zaten tahminimce oturabileceğimiz tek odaydı. Ben arkalarından şaşkın bir vaziyette bakakalmışken Bilal Abi geri dönüp kolumdan tuttu, beni de içeri çekti.

**************

Öyle kendimden geçmişim ki birden sesleri kulağımı sağır edercesine yükselerek beni kendime getirdi :

-Anlat bakalım şimdi Rüveyda bacım, kimmiş peşindekiler?
- Sorma abi, öyle bir iş açtım ki başıma... Geçenlerde bizim kursun yukarısındaki eski deponun önünden geçiyordum. Bir takım sesler duydum. Kapıyı bâyâ zorlayarak açtım. Bir baktım karşımda 20-25 tane ufacık çocuk... Hiçbirini tanımıyamadım, bizim mahalleden değillerdi herhalde. Kaçırılmış olduklarını hemen anladım. Zaten çoğusu ağlıyordu, öyle korkmuşlardı ki... Hepsini hızlı bir şekilde çıkardım depodan. Çocuklar kaçıp gitti, ben de tam gidecekken arkamdan bir çift ayak sesi duydum. Hızlıca koşmaya başladım. Bir ara arkama baktım; bir gözü bantlanmış, saçı sakalı birbirine karışmış, korkunç görünümlü bir adam peşimdeydi. Çok iri yapılıydı. Neyse ki izimi kaybettirdim.

Derin bir nefes alıp bıraktıktan sonra devam etti :
- Bugün de kurstaki çocukların ihtiyaçları için çarşıya çıkmıştım. Çarşıda o adamı gördüm. Göz göze geldik. Ben yine koşmaya başladım. Bir süre sonra da izimi yine kaybettirince kursa dönmeye korktum. Buraya geldim. Kusura bakmayın, sizi de rahatsız ettim.

- Estağfurullah bacım, ne rahatsızlığı?

Ben sus pus olmuş onları dinlerken sözü yine Sultan Abla aldı :

- Öncelikle Rabbim (c. c) iyiliğini kabul etsin. Çocuklara yardım etmişsin. Peki bu adam neyin nesidir bilir misin?
- Valla ablacım, benim anladığım kadarıyla organ mayfası.
- Evet, Rüveyda haklı hanım. Organ mafyası olabilirler. Zaten son zamanlarda organ mafyaları ile ilgili haberler oldukça arttı. Sen ne dersin Kerim?

Ben ne diyebilirdim ki... Resmen dilim tutulmuştu, birkaç kez konuşmaya çalıştım fakat başaramadım. Neyse ki sonra bir-iki kurabilmeyi başardım :

- Bee... Ben. Şey... Yani bence de olabilir. Ya da çocukları dilendirmek için kaçırmış da olabilir. Her hâlükarda kötü niyetli.

Tekrar Bilal Abi konuşmaya başladı :

- Bir şeyler yapmamız lazım.

Evet. Bir şeyler yapmamız lazım. Hatta bir şeyler yapmam lazım. Sevdiğimin başı beladaydı. Ona yardım etmeliydim. Gerekirse onun için canımı bile verirdim ama bu bir işe yaramaz. Tabii ya... Babamın komiser arkadaşları vardı. Hemen lafa karıştım :

- Aslında tanıdığım bir komiser var, kendisi babamın arkadaşı olur. Hanımefendi o yeri ve adamın sûretini tarif edebilecekse arayabilirim hemen.

AŞKIN ÖRTÜSÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin