- 8 - SUSARAK ÖZLÜYORUM

3.1K 226 23
                                    

 
        Bazen vazgeçtiğin şey sadece korkularını barındırır. İçimde sebepsiz bir korkuyla açıldı bugün bilincim. Uyanmaktan vazgeçtim ama bu bir kaçış değildi. Uyanmamak için ne kadar dirensem de annemin rahat bırakacağı yoktu sanırım. Başımdaki müthiş sancı ise annemin ortalığı inleten sesinin eseriydi.

- Oğlum , niye yatağına geçip uyumadın? Boynun tutulmuştur şimdi, bi de pencereyi açık bırakmışsın, tam önündesin farkında mısın?

- Ders çalışıyordum anne, uyuyakalmışım işte abartma lütfen.

- Kalk çabuk kalk, benim çalışkan ama düşüncesiz oğlum. Kendini düşünmüyorsun beni de mi düşünmüyorsun? Hasta olsan ne kadar üzülürüm ben biliyor musun?

Böyle biri işte annem. Canından çok sever beni. Çok da merhametlidir. Ama bu adamla evlenmeyi neden kabul etmişti anlamıyorum. Yine de bana olan sevgisine sonuna kadar inanıyorum. Zaten sevgisine inandığım bir annem bir de Erdem var şu hayatta. Bir de babam vardı ama... Annemi daha fazla üzmemek adına hemen doğruldum ve duşa girdim. Sıcak bir duş alıp çabucak çıktım. Hava bugün, dünün aksine sıcaktı. Gri bir t-shirt , kot pantolonumu ve beyaz spor ayakkabılarımı giyip çıktım odamdan.

****************

Üvey babama karşı adını koyamadığım bir his vardı içimde.Biraz öfke , biraz kırgınlık , biraz kızgınlık, biraz intikam... Hatta hissizlik...Sevdiğini hissedemediğimden midir ya da sevmediğini hissettiğimden midir bilemiyorum. Belki de öz babamın yerine geçtiğindendir onu suçlu tutmam. Ama asla onun yerini dolduramazdı. Zaten bir kez bile onun gibi sevgiyle , güvenle baktığını hatırlamıyorum. Bir kere bile benimle oturup dertleştiğini... Varsa yoksa işiydi. Tekrar soruyorum ; annem bu adamla evlenmeyi neden kabul etmişti ?
Şimdi yine aşağı inip onun o sevimsiz yüzünü görmek zorunda kalacaktım. İstemsizce indim merdivenleri.

- Günaydın annem.

- Günaydın oğlum.

- Ben çıkıyorum.

- Kahvaltı yapmadan mı? Gel otur şuraya, çok mu seviyorsun beni üzmeyi?

- Gel gel kaçmana gerek yok. Ben çıkıyorum zaten.

Sevilmediğini bilmesi de ayrı bir haz tabi. Onun masadan kalkması üzerine annemi üzmemek için ben de masaya oturdum. Yalnız kaldığımız anda annem yine sanki ezberden konuşur gibi sıraladı cümlelerini :

- Ne zaman tanıştıracaksın beni Rüveyda'yla? Bak alınıyorum artık. Bir anne olarak onu tanımak benim de hakkım. Ailesi nasıl , sen tanıştın mı onlarla?

- Anne ! Dur bi dur ya. Ne ailesi , daha kızla bile tek kelime konuşamadım ki ben.

- Niye oğlum? Nasıl konuşmazsın? Utanıyor mu yoksa benim Kerim'im?

- Utanmak değil de çekiniyorum açıkçası. O diğer kızlardan farklı.

- Neden?

- Boş ver anne. Şimdi çıkmam lazım artık.

- Peki.

Bir-iki lokma daha hızlıca yedikten sonra ayaklanıp çıktım evden. Arabama doğru ilerlerken Erdem'i aradım. İki kez çaldıktan sonra açtı telefonu :

- Söyle kardeşim.

- Erdem, neredesin?

-Evdeyim, televizyon izliyorum.

- Hadi çık bize doğru gel. Almam gereken ders kitapları var, yardımcı olursun bana. Sınava bir ay kaldı. Zaten geçen sene hiçbir şey yapamadık. Bari bu yıl kurtulayım şu pederin baskısından.

AŞKIN ÖRTÜSÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin