28.Bölüm- Güzel Adam

Magsimula sa umpisa
                                    

Adımları anında korkuyla geriye doğru kaçtı ve günlerdir görmediği hafif ışık ile gözleri kamaştı. Büyük bir bedenin gölgesi yavaşça şekillendi ve gördüğü iğrenç adamın yüzüyle korkuyla titredi.

Karşındaki adam korkunçtu. Yüzünün bir tarafında boydan boya bir yara izi vardı ama asıl korkunç olmasını sağlayan neden bu değildi. Gözleri küçük çocuğun yatağının altında saklanan öcülere benziyordu. Simsiyahtı ve karanlığın tüm kötü yanlarını içinde barındırıyordu.

"Ne yapıyorsun sen velet?"

Anlamıyordu.

Babasının konuştuğu ama ona yabancı gelen bu dil ile adamın ne dediğini bir türlü anlamamıştı ve titreyerek kendi dilinde konuşmaya çalıştı.

"Mamma... Hva vil dere?"*

Adam onu anlamadığını belli ederek kaşlarını çattı ve bedenini dayadığı kapıdan uzaklaştırarak çocuğa yanaştı. Küçük çocuk korkuyla geriye doğru gitmeye çalışırken adam kirli saçlarına yapıştı. Hiç alışık olmadığı acı bedenindeki tüm hücrelere doldu ve gözlerindeki yaşlar ile tekrar kuruduğu yerden filizlendi.

"Jeg vil gå hjem."*

"Ne bok dediğini anlamıyorum ama bir süre daha burada olacaksın velet."

Adamın pis nefesi, küçük çocuğun burun deliklerine dolarken çocuk gözlerini kapadı. O kötü adamın yanından gitmesi için ruhu anaokulunda öğrendiği tüm duaları okuyordu ama bir işe yaramıyordu. Adam en sonunda çocuğun saçlarını son kez sertçe çekerek bıraktı ve küçük çocuğun tüm enerjisinin bitmesini sağladı.

Demir paslı kapı tekrar kapanıp küçük ve neredeyse cansız olan beden kendini yere bırakırken dışarıdan gelen çığlık ile çocuğun gözleri o gece son kez aralandı.

Ve o anda dudaklarında sadece tek bir kelime döküldü.

"Mamma, jeg er redd."*

--------------------------------

Bedenlerin arasında duyulan uğultulu bir ilahi

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.




Bedenlerin arasında duyulan uğultulu bir ilahi.

Birbirine ait olan tenler ve karşı konulamaz bir çekim.

Karşımdaki güzel adamın hissettirdiği duyguların yoğunluğuyla bedenimi daha da ona bastırdım. Ellerim dalgalı saçlarının arasında bir ahenk oluştururken dudaklarımdan beklenmeyen iniltiler dökülüyordu.

Bedenim ve ruhum donuyordu.

Evren alevlerin içinde cenneti hissetmeye çalışıyordu ama ben sadece donmak istiyordum. Çağın Gürsoy'un yarattığı buzdan cehennemde donarak kavruluyordum. Bunun nasıl olduğunu belki de anlatamazdım ama mutluydum. Onu hissettikçe saydığım dakikaların karşılığını alıyordum.

Varoluşun HissiTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon