{6}

5.5K 224 73
                                    


                  "DÜZENLENMİŞTİR"

Medya: Mehmet Kılınç

Adamların teklifini kabul etmiştim,  ama doğru mu yapmıştım ya yanlışmı yapmıştım...işte onu bilmiyordum. Ayrıca teklifi kabul etsem bile ne yapacağımı, nasıl intikam alacağımı bile bilmiyordum. En şaşırtıcısı ise o adamların kim olduğunu bile bilmiyordum ve Ateş Mertoğlu ile ne gibi bi dertleri vardı onu da bilmiyordum. Sahi bu adam daha kime ve daha ne kadar kötülük yapmıştı ki?!. Ama bunu düşünmeye zamanım yoktu, çünkü daha önemli işlerim vardı. Mesela artık benim bi evim yoktu, gerçi hiç olmadı da ama burayı gerçekten kendi evim gibi sevmiştim. Ama ben nereye giderim nerde kalıcam?!. Yarın burdan çıkmalıydım ama gidcek ne yerim ne de yurdum vardı. Yorulmuştum. Gerçekten de yorulmuştum. Hayat beni fazla yormuştu sanırım. Her defasında bi şeyleri yoluna koyarken yine yolunda gitmeyen bi şeyler çıkar ve ben yine hall etmek için uğraşırdım. Ama bu defa farklıydı. Hayat resmen bana en büyük oyununu oynuyordu. Sanki finaline az kalmış bir dizide son hamle yapıldığı gibi hayat da bana son hamlesini yapıyordu ve bu defa artık gücüm tamamen tükenmişti. Resmen yenik düşmüştüm, hayata karşı hiç bi şey yapamaz hale gelmiştim ve bu halimden hiç hoşlanmıyordum. Bazen "neden ben?"-diyorum ve cevabında bence bir tek ben değilim derim. Evet gerçekten de bir tek ben değilim. Benden de büyük dertleri olanlar vardır ve her halimize şükr etmeliyiz bence. Çünkü Allah bize bir hayat verir ve bu hayatda bizim karşımıza hem iyilikler hem de kötülükler çıkartır. Biz ise bazen hatta çoğu zaman iyi halimizde onu unutuyoruz hatta bi şükür bile etmiyoruz ama öyle ki kötü günümüz gelsin o zaman hep Allahtan yardım dileriz. Bende öyle yapmalıyım. Allahın bana verdiği bu sınavda başarılı olursam belki finali iyi sonluğa getire bilirim. Zaten benim Allahtan başka hiç kimsem yoktu. Sığınacağım ne bir aile ne de bir yer. Eylül mü? Evet Eylüle gide bilirdim ama onların da durumu pek iyi değildi. Kendileri eve güç belayla sığarken bide ben olursam hayır vicdanım el vermez buna . Düşüncelerim beni bir türlü rahat bırakmıyordu ama bu kadar düşünmek yeter çünkü düşünmekle bi şey elde edilmiyor, haraket etmek lazım. Yorgundum, çok yorgundum. Tüm gün düşünmekten çok yorulmuştum ve bu yüzden kendimi uykunun kanatlarına bırakmayı tercih etdim.

#############################
"Abi sence de fazla olmadı mı? Eğer sandığın gibi bir kız olsaydı çoktan kabul etmişti şimdiye kadar. Hem neden israr etsin ki?!"

"Bence az oldu. Elimde olsa ona daha çok şey yapardım. Ama  fakirin teki. Elinden alınası hiç bir şeyi yok. Hem baksana hanımefendi anne ve babasından ayrı kalıyor bide. Eğer sürtük olmasaydı şimdi yalnız yaşıyor değil onların yanında olurdu. Öyle değilmi?! Bana akıl verme, ben ne etdiğimi gayet iyi biliyorum!"

"Abi ne biliyorsun belki anne ve babası başka bir şehirde. Hani ne bileyim köyde falan kalıyorlar belki kızda çalışıp onlara para gönderiyordur olamazmı? Bence önce bi araştırma yapıp sonra haraket etmeliydin"

"Sen hala sandığımdan daha beter safsın kardeşim. Bence o sürtük erkekleri eve daha rahat alsın diye yalnız yaşıyordur ve beni kabul etmemesinin nedeni ise ben ilk zengin müşteriyim! Muhtemelen de beni bu yolla elde etmek için çabalıyordur yani başka kadınlardan farkı yok.!Ha bide kafede gözüme bi şey takıldı. Onun yanındakı erkek, o bana saldırırken onu geriye çekerken bana kötü bakış atdı, düşüne biliyormusun sen bana kötü bakış!. Bilmiyorum kendini ne zann ediyordu ama sanırım o sürtükden hoşlanıyor ve o sürtük şimdilik benim avım ve ona kimse yaklaşamaz.!"

"Ne yapacaksın peki bu durumda?"

"Sence? Çocuklara söyledim yarın bi güzel hall edicekler"

"Sen bilirsin ama abi benim aklıma bi şey takıldı ya?"

"Ne takıldı oğlum söylesene"

"Abi sen bu kızın bakire olduğunu söylemiştin öyle değilmi? Yani benim aklımda öyle kaldı da"

SONUM (TAMAMLANDI, DÜZENLENİYOR)Where stories live. Discover now