- 29 - İTİRAF

En başından başla
                                    

- Sizinle işim bitmedi bilmiş olun. Geri gelmemi bekleyesiniz siz.

Ağa hızlı adımlarla bahçeyi terk ederken öfkeyle Sabri Abi'nin üzerine yürüdüm.

- Yeğenini evli ve karısı doğum yapmak üzere olan bir adama mı verecektin? Bu nasıl bir vicdansızlıktır? Üstelik aradaki yaş farkına bak.

Sabri Abi'den ses çıkmayınca hızımı alamayıp Rüveyda'nın üzerine yürüdüm.
- Ya sen? Benimle evlenmeyip de ne yapacaksın? Bu adamla mı evleneceksin?

Rüveyda sinirle içeri yönelirken dayısı kolundan tutup geri çevirdi.

- Rüveyda, geç otur. Söyleyeceklerim var ikinize de.

Rüveyda ne kadar sinirli görünse de dayısının bu emrine karşı çıkmadı. İkisi de çardağa geçip oturunca ben de arkalarından gidip tekrar kendi yerime oturdum. Dayısı yalanımı devam ettirmişti ettirmesine de şu an konuşmak istediği şeyi, ne yapacağımızı, ne olacağını çok merak ediyordum.

- Rüveyda, bak Mahmut Ağa'yı tanırsın. Bilirsin peşini bırakmaz, bilirsin değil mi?
Rüveyda dayısını başıyla onaylarken sinirlerim tepeme çıkmıştı yine. Bana kalsa çoktan kolundan tutup götürmüştüm onu buradan da hanımefendinin rızası olmadan bir şey yapmak istemiyordum.

- Ben derim ki Kerim'in dediği gibi olsun. Kıyın nikahınızı bir an evvel gidin buradan. Benimde kalmaya niyetim yoktur zaten. Burada kalırsak Ağa peşini bırakmaz seni almadan. Koymuş kafasına.

Dayısının söyledikleriyle sevinçten boynuna atlayacaktım. İlk defa doğru bir şey söylemişti. Ne de güzel olurdu kabul etseydi gözümün nuru. Etmese de artık sırtıma alıp kaçıracaktım. Çare bırakmıyorlar ki adama. Rüveyda bir süre sessiz kaldıktan sonra yine çamura dönmüş gözleriyle başını kaldırdı. Ne kadar çok ağlıyordu bu, kesin bu da balık burçluydu annem gibi. Annem... Annemi hatırlayınca yine kalbim bir bıçak saplanır gibi olmuştu. Keşke bir kere dahî olsa onu görebilme ihtimalim olsaydı şu aralar. Öyle çok özlemiştim ki... O benim tek dayanağımdı şu hayatta. Her ne olursa olsun onu bir kere daha görebilme ihtimaline ne çok şey feda edebilirdim.

( Bölüm şarkısını burada açabilirsiniz )

Rüveyda gözlerindeki yaşları elinin tersiyle silerek bakışlarını tekrar yere indirdi.

- Dayı yapma bunu bana. Ben sadece gidip kursuma devam etmek istiyorum.

- Eehh yetti ama. Niye lan niye, niye evlenmek istemiyorsun benimle ? Mantıklı bir neden sun bana. Ne kötülüğümü gördün?

Benden böyle bir tepki beklemediği için ikisi de şok olmuş bir vaziyette bir süre öylece baktılar bana. Hak etmişti ama bu tepkimi. Neden yapıyordu bu işkenceyi bize ? Neden yine kalbimi bilinmez ülkelere sürgün etmek istiyordu? Benim kalbim memleket değiştirmek istemiyordu ki. Bulmuştu aradığı bu diyarda gerçek sevgiyi. Anlamıyor muydu bunu? Daha ilk günden anlamlıydı. Hiçbir zaman gizlememiştim ki ona olan sevgimi ben. Apaçık beyan etmiştim en başından. Hakkı yoktu bana bunu yapmaya.

Ben Rüveyda'dan bir yanıt beklerken yine dayısı el koydu olaya.

- Rüveyda , çocuk haklıdır. Bak bana bu para lazımdır, niye aldım sanırsın? Ya ağadan alacaktım ya da Kerim'den. Artık sen yap seçimini. İstersen geri vereyim parasını varsın yoluna. Sen de Mahmut Ağa...

- Yeter. Mahmut Ağa lafını duymak istemiyorum artık dayı. Hele para lafını hiç duymak istemiyorum. Mal mıyım ben? Köle miyim neyim? Ne demek lazımdı bu para bana? Para kime lazım değil ki? Benim üzerimden böyle çirkef işlere kalkışmana izin veremem anlıyor musun? İstemiyorum , para üzerine kurulmuş bir yuva istemiyorum. Maddiyat üzerine kurulmuş bir evlilik istemiyorum ben. İş evliliği istemiyorum dayı istemiyorum.

AŞKIN ÖRTÜSÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin