31. BÖLÜM: SARHOŞ

577K 13.7K 26.3K
                                    

🗝️


Soen – Lucidity


31. BÖLÜM

SARHOŞ


Gelmişti.

Buradaydı.

Beni bırakmamıştı.

İçimde hep acıyan bir yer vardı. Biri bana acıyan yerin nerede olduğunu sorsa, o yeri gösterip, burada, diyemezdim fakat acıdığını biliyordum, acıdığını hissedebiliyordum. Yerini bilmiyordum, sadece oradaydı ve daima acıyordu.

Onun benim yanımda olması, benim onun kollarında olmam bir mucizeydi. Bu dünyadaki herkesin bir yeri vardı, zamanı geldiğinde herkes yerini buluyordu; onu bulduğumda, yerimi bulduğumun farkına bile varamamış, bunun yalnızca şans eseri olduğunu düşünmüştüm.

Zaman, benim yerimin aslında onun yanı olduğunu bana öğretirken, ellerimi tutup beni ona yürüten yine oydu. Sıcak ellerini belimde hissettim. Onun dokunuşu beni anında gevşetti. Beni kendine doğru çekti ve sırtımı geniş göğsüne yaslayıp yüzünü saçlarımın arasına gömdü.

"Sakın," diye fısıldadı. "Sakın bir daha bunu yapma kız çocuğu."

Yutkundum. Bağırmak, ona hesap sormak, beni almaya gelmediği için yakasına yapışıp dünyayı ona dar etmek istiyordum. Başım dönüyordu, midem gerçekten deli gibi bulanıyordu, kendimi aptal bir çocuk gibi hissediyordum. Enis olduğu yerden doğruldu ama ona bakmadım.

"Billur'u eve götür Sergen. Hesabı da öde," dedi Karan tok bir sesle. "Benim bu küçük yirmilik kaçakla bir işim var."

Sergen, Karan'ın dediğini yaparken bana öyle bir bakmıştı ki, utançtan yerin dibine gireceğimi sandım. Karan'ın dolgun dudaklarını kulağımda hissettim. Gözlerimin önünde bir sis perdesi vardı sanki.

"Ben yirmi yaşına girdim. Büyüdüm. Koca bir kadınım artık," diye homurdandım. "Alkol alırken de size mi soracaktım salak insanlar."

Erkeksi bir ses çıkararak nefesinin tenime yayılmasını sağladı.

"Ben sıkıntı çıkarmadan buradan çıkalım, olur mu küçücüğüm?"

Enis, "Onun yanında bile olamıyorsun," dedi aniden. "Onun şu hâline bak Karan Çakıl. Buradan bakınca nasıl göründüğünün farkında mısın? Daha önce hiç böyle bir mekâna gelmemiş kızın tek başına ne kadar çok alkol aldığını görebiliyor musun?"

Karan burnundan güler gibi sert bir nefes bırakarak, "Az konuş, çok yaşa," dedi tehditkâr bir sesle. "Anlaştık mı?"

"Ona küçücük bir kız olduğunu söylüyorsun ama sen o küçük kıza sahip bile çıkamıyorsun," dedi Enis bir gerçeği Karan'a doğru tükürür gibi. Karan'ın sabrını sınıyordu. Ayakta duracak hâlim yoktu ve şu aptal müziğin susmasını istiyordum. Tek istediğim buydu.

Güvenilir kollardaydım. Artık gidebilirdik.

"O yetişkin bir kadın. Kendine de gayet iyi sahip çıkar. O benim eşyam değil ona sahip çıkayım. Sahip çıkmak kelimesini yanlış anlamışsın. Benim lügatımda sahip çıkmak, ihtiyacı olduğu anda yanında olmaktır. Bak, arkadaşı yanında. Eğlenmişler. Başına da sen dışında bir bela gelmemiş. Şimdi kes sesini. Çok konuşup az yaşamayı mı tercih ediyorsun yoksa?" diye sordu Karan, sesinin ucunda iğneli bir alay vardı. O iğnenin ucundan akacak olan şeyse saf zehirdi, birkaç saat içinde kana tamamen karışıp öldürecek kadar güçlü bir zehir...

ASİ ÇAKILTAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin